Cengiz ailesi olarak 1960’lı yıllarda yolcu taşımacılığı ile başlayan ticari hayatlarının 1980’li yıllarda babaları İshak Cengiz‘in kamyonculuğa merak sarmasıyla yük taşımacılığına evrildiğini ve 1992 yılında kurumsallaşmanın ilk adımı olarak Umut Uluslararası Nakliyat’ın kurulduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Cengiz, kendilerinin ise 1992 yılında çalışmaya başladığı Umut Lojistik şirketinde 2. Kuşak olarak işlerini yönettiklerini belirtti.
“Romanya ve Bulgaristan Başta Olmak Üzere Balkan Ülkelerine Hizmet Veriyoruz”
“Alternatif Lojistik Çözümler Üretebiliyoruz”
Filolarında tercihlerini MAN ve DAF marka araçlardan yana kullandıklarını ifade eden Cengiz; “Günün koşullarına uygun olarak filomuzu mümkün olduğunca yeni ve modern tutmaya çalışıyoruz. İmkanlar müsaade ettikçe çekici ve dorselerimizi yeniliyor, araç parkımızı güncel ihtiyaçlarımıza ve müşterilerimizin taleplerine göre şekillendiriyoruz.” dedi. Ağırlıklı olarak Romanya ve Bulgaristan olmak üzere Balkan ülkelerine hizmet verdiklerini paylaşan Cengiz hizmetlerini şöyle açıkladı; “Romanya ve Bulgaristan özelinde komple - parsiyel taşımalar, gümrükleme ve depolama yapabiliyoruz. Geniş acente ağımızla Balkan ülkelerine ihracat ve ithalat taşımalarında müşterilerimize alternatif lojistik çözümler üretiyoruz.”
Teknolojik gelişmeleri yakından takip ettiklerini, yeniliklere adapte olduklarını ve hızlı bir şekilde uygulamaya koyduklarını söyleyen Cengiz sözlerine şöyle devam etti; “Ailemizden lojistik ve dış ticaret okuyan 3. kuşak temsilcilerimiz de yetişti. Hepsinin iyi seviyede yabancı dilleri var. Teknolojik ve sektörel yenilikleri gençlerimiz takip ediyorlar. Biz de gençlerimizin tecrübe kazanarak, gelişmeleri için onlara fırsat vermeye çalışıyoruz.”
“Butik Bir Hizmet Sağlamamız Bizi Rekabette Öne Çıkarıyor”
Umut Lojistik olarak butik bir hizmet vermelerinin, rekabette öne çıkan avantajlarından olduğunu belirten Cengiz; “7/24 müşterilerimiz bizlere anında ulaşabilirler. Müşterilerimizin çalışma modlarına ve isteklerine göre esnek çözümler üretebiliyoruz. Çalıştığımız güzergah ile ilgili tecrübesi yüksek yönetici ve personele sahip olmamız, sahada operasyonel gücümüzü artırıyor, müşterilerimize zaman ve maliyet avantajı sağlıyor.” ifadelerini kullandı.
“2025 Yılında İstediğimiz Verimlilikte Çalışamadık”
Sözlerine 2025 yılının lojistik sektörü için bekledikleri yoğunlukta geçmediğini söyleyerek devam eden Cengiz yaşanılan sıkıntıları şu şekilde aktardı; “Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail-Filistin savaşı, Avrupa'da yaşanan ekonomik durgunluk bizim işlerimizi de olumsuz etkiledi. 2024 yılına oranla yaklaşık %35-40 civarında bir düşüş yaşadık. Ayrıca son yıllarda yaşanan vize sorunları ve şoför sıkıntıları devam ederken, mevcut şoförlerimize de vize almakta zorlanınca 2025 yılında istediğimiz verimlilikte çalışamadık. Umarız ki 2026 yılı daha verimli ve sorunsuz bir yıl olur.”
Lojistik sektörünün insanlık var oldukça yaşayacak ve gelişecek bir sektör olduğunun altını çizen Cengiz, aynı zamanda lojistiğin oldukça dinamik, hareketli ve sürekli yenilenme gerektiren bir iş kolu olduğunu belirtti. Günümüzde artık akıllı depo ve fabrikalarda insan eli değmeden yükleme ve boşaltma yapıldığına, otonom araçlar ve droneların kargo teslimatları için kullanıldığına, araçlar, fabrikalar, altyapılar ve depoların sürekli geliştiğine işaret eden Cengiz, tüm bunların lojistik sektörünün devamlı güncelleneceğine ve yok olmayacağına bir gösterge olduğunu söyledi. Yetişmiş insan gücünün her gün arttığını aktaran Cengiz; “Bizim gibi alaylı diye tabir ettiğimiz sahada çekirdekten yetişmiş yöneticiler, kadrolar yerini 2-3 yabancı dil bilen eğitimli, teknolojiye hakim, yeniliğe açık genç lojistikçilere bırakıyor. Gelecekten UMUT’luyuz.” dedi.
“Avrupa ve Asya Ülkelerinin Çoğu Çalışma Koşullarımızı Zorlaştırıyor”
Türkiye’nin konumu gereği Asya ve Avrupa’nın lojistik sektörü olduğuna dikkat çekerken sözlerine şöyle devam etti; “Lojistik sektörü, altyapısı ve yetişmiş kadroları ile Avrupa ve Asya'da oldukça güçlü bir organizasyon ağına sahip. Pandemi tüm dünyaya lojistiğin ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunu göstermiştir. Ama halen Avrupa ve Asya ülkelerinin çoğu vizeler ve geçiş belgeleri kotaları ile Türk Lojistik sektörünün çalışma koşullarını zorlaştırıyor. Oysa pandemi sonrası bu tür engellerin ortadan kalkması, malların serbest dolaşımını en kolay şekilde sağlamak için gerekli altyapı ve bürokratik tedbirler alınmalıydı diye düşünüyorum.”
“Bulgaristan ve Romanya'da Operasyon Ağımızı Büyüteceğiz”
Umut Lojistik olarak önümüzdeki süreç için hedeflerini de okuyucularımız için paylaşan Cengiz; “Araç filomuzu yeni ve modern ekipmanlarla büyütmek, çalışanlarımızı tecrübeli ve dinamik kadrolardan oluşturmak, çalıştığımız destinasyonlarda özellikle Bulgaristan ve Romanya'da operasyon ağımızı büyütmek üzere planlamalar yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Kapıkule Sınır Kapısındaki Beklemeler Bizleri Maddi ve Manevi Zarara Sokuyor”
Avrupa’ya geçişlerde kendilerini en çok oyalayan ve yoran unsurun Kapıkule Sınır Kapısı olduğunu paylaşan Cengiz özellikle hafta sonlarının oldukça yoğun olduğunu ve üç güne varan beklemeler yaşandığını aktardı. Sektörde yaşanan şoför sorununun da her gün arttığını söylerken, bu beklemelerin var olan şoförlerin de iş bırakmasına sebep olduğunu açıkladı. Araçlarının günlük maliyetlerinin (trafik, kasko, yeşil sigortalar vb.) çok yüksek olduğunu ve bekledikleri her günün kendilerine maddi zarar olarak geri döndüğünü ifade eden Cengiz, sınır kapılarında yaşanan uzun bekleme sürelerinin Türk ihracatçısının rekabet gücünü de olumsuz etkilediğinin altını çizdi.
“Geçiş Belgelerinde Yaşanan Sorunlara Kalıcı Çözümler Bulmak Gerekiyor”
Bir diğer sorunun ise geçiş belgeleri olduğunu açıklayan Cengiz şunları söyledi; “Benim sektörde 33.yılım bitti 34.yıla giriyorum ve ilk günden bugüne kadar hala geçiş belgesi sorunumuz var. Hemen hemen her sene son aylarda bazı ülkelerin geçiş belgeleri biter ve derneğimiz UND ve Ulaştırma Bakanlığımız diplomatik girişimlerle ilave belge alarak sorunu çözerler ama maalesef bunlar kalıcı bir çözüm değil. Kalıcı çözümlerle (bazı ülkelerle libere edilmiştir belge sorunumuz yoktur) geçiş belgesi sorununun ortadan kaldırmak gerekiyor.”
“UND Olarak Vize Konusunda Güzel Gelişmeler Kaydettik Ancak Bunlar Yeterli Değil”
Vizelerin ise önlerindeki bir diğer büyük engel olduğunu belirten Cengiz konuyla ilgili olarak; “Son 2 yıldır vize sorunu yaşamayan meslektaşımız yoktur diyebilirim. Vize sadece bizim sorunumuz değil. Sanatçılarımız, sporcularımız, iş insanlarımız maalesef vize almakta zorlanıyor ve süreçlerinde engellerle karşılaşıyor. Zaman kaybı yaşıyoruz. Derneğimiz UND vize konusunu Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği Parlamentosu dahil her platformda dile getiriyor. Yönetim Kurulunda alınan kararla UND olarak kendi vize ofisimizi hayata geçirdik. Bulgaristan ve Yunanistan Konsolosluklarında yetkili vize ofisi olarak anlaşmalar yapıldı. Bunlar güzel gelişmeler ama yine de yeterli değil. Özellikle TIR şoförleri için özel bir statü veya özel bir belge ile vize muafiyeti tanınmalı. Gümrük birliği ile malların serbest dolaşımı serbest ama TIR şoförlerine vize yok. Böyle saçma bir mantık olabilir mi? Nasıl taşınacak bu mallar? Bugün bir vize için ortalama iki aya yakın bekliyoruz. Şirketlerimizde sürekli fazladan şoför istihdam etmek zorunda kalıyoruz. Bu ekstra maliyetler ve araçların bekleme süreleri bizlere zarar olarak dönüyor. Rekabet gücümüzü kaybediyoruz. Yabancı plakalı araçların pazara hakimiyetini artırıyor.” ifadelerine yer verdi.
“Bizlere Uygulanan Haksız Uygulamalar Tahammül Sınırlarımızı Zorluyor”
“Uygulamaya Alınacak Yeni Kontrollerle, Yabancı Plakalı Araçlarla Olan Rekabetimiz Kısmen Eşitlenecek”
Türk plakalı araçlara önce vizeyle başlayan, geçiş belgesi ile devam eden zorluklar ve engellemelerin, yapılan yol kontrolleri ve bu kontrollerde şoförlere gösterilen kötü davranışlar ve ağır cezalar ile tahammül sınırlarını zorladığını paylaşan Cengiz; “Araçlarımız son derece bakımlı ve yeni olmasına rağmen türlü bahanelerle oldukça yüksek cezalara maruz kalıyoruz. Ülkemizde karayollarında, gümrüklerde yabancı plakalı araçları görüyoruz. Eski model kırık dökük, altında lastik yok. Onlar bu araçlarla bizim yollarımızda seyrederken bizim modern ve yeni modelli filolarımıza ciddi cezalar yazılıyor. Şoförlerimize hakaretler, eziyetler yapılıyor. Ayrıca bu yıla kadar yabancı plakalı araçlar köprü, otoban, trafik cezalarını ödemeden çıkış yapıyorlardı. Derneğimiz UND bunu sürekli gündeme getirerek sınır kapılarından çıkış yapmadan önce ceza, köprü ve otoyol ücretlerinin tahsilatına başlanmasını sağlamış oldu. İnşallah yakın zamanda Karayolları yol kontrol araçları ile yollarda yabancı plakalı araçların teknik donanım ve belge kontrollerini yapmaya başlayacak. Rekabet koşullarımız tam olamasa da kısmen eşitlenmiş olacak.” dedi.
Tüm bu sebepler dolayısıyla Türk firmalarının Avrupa’nın lojistik devleri ile rekabetinde oyuna zaten 1-0 yenik başladığını belirten Cengiz; vizeler, geçiş belgeleri ve yüksek ceza uygulamaları ile yıpratıldıklarını ve maliyetlerinin yükseldiğini aktardı. Bunlar olmasa Türk lojistik firmaları olarak ciddi avantaj sahibi olduklarını dile getirirken bunları şöyle açıkladı; “Ülkemizin coğrafi konumu Avrupa ve Asya hattında transit taşımalarda bize avantaj sağlıyor. Ayrıca sektör çalışanlarının tecrübesi, pratik çözümler üretmesi ve şoförlerimizin daha cefakar olmaları Türk lojistik şirketlerinin avantajı diyebiliriz.”
“Avrupa’da Taşımacılık Maliyetleri Oldukça Yüksek”
Ayrıca Avrupa’da taşımacılık maliyetlerinin sürekli olarak arttığını dile getirerek; “Köprü, otoyol ve yakıt ücretleri yüksek. Birçok ülke, araçlarımız giriş yapmadan ön bildirim yapılması için online sistemler kurdu. Bu sistemlerde en küçük bir hata olduğunda 3-4 bin Euro cezalara maruz kalıyoruz. Bu rakamlar çok yüksek. Tüm bunlar maliyetlerimizi yükseltiyor, navlun fiyatlarına yansıyor ve ihracatçılarımızın uluslararası pazarlarda rekabetini olumsuz etkiliyor.” dedi.
“Ülkemize Yatırım Yabancı Şirketler Sayesinde Bazı Sorunlarımız İyileştirilebilir”
Yabancı şirketlerin ülkemizde yatırım yapmalarını ise bazı yönlerden olumlu bulduğunu dile getiren Cengiz şu ifadeleri kullandı; “Aslında yabancı şirketlerin ülkemizde yatırım yapmalarını bizim yaşadığımız sorunları görmeleri ve kendi ülkelerinde bürokratlara ve yöneticilere iletmeleri açısından olumlu buluyorum. Yılın en yoğun döneminde geçiş belgesi bittiğini, vize için beklemelerimizi ve ayrı ayrı hazırladığımız 50-60 civarında belgeyi, araçlarımıza yazılan haksız cezaları bizzat yaşayarak görsünler. Bizim canımız nasıl yanıyorsa, onların da canı yanarsa, belki sorunlarımızda bir takım iyileştirmeler olabilir.”
Sözlerini sonlandırırken lojistik sektörünün önemine dikkat çeken Cengiz; “Lojistik damarlarımızda dolaşan kan gibidir. Ticaretin, üretimin, istihdamın, sağlığın, güvenliğin, eğitimin yani yaşamın her anında olmazsa olmazdır. Bunu pandemide hep birlikte yaşadık. Hayat durma noktasına geldi ama biz durmadık, biz yollardaydık. İşimiz ve sektörümüz dinamik, heyecanlı ve hareketli bir sektör. Önümüzdeki yıllarda daha iyi olacağını düşünüyorum. Gelecekten UMUT’luyum. Tüm meslektaşlarıma, sektör çalışanlarına başarılar diliyorum. Sizlere de bu fırsatı sağladığınız için teşekkür ediyorum.” dedi.
![]() |
![]() |
|||||
|
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |