Advertisement
Kamyonum
GÜNDEMHABERLERTESLİMAT FOTO GALERİ VİDEO GALERİ YAZARLAR
Menü Arama Facebook Twitter Whatsapp İhbar Hattı
kamyonum dergisi, youtube kanal, kooperatif,
bisa
English
WE WANT TO BE THE BEST QUALITY, NOT THE BIGGEST

WE WANT TO BE THE BEST QUALITY, NOT THE BIGGEST

1 2 3 4 5 6
Dergi
alp özler, yılnak,
filo kiralama, estepe,
   
  Emre ELDENER   
Ülkeye Faydalı Yatırımı Destekliyoruz
3 Aralık 2020 Perşembe

Devlet tarafından 2023 yılına kadar -kalkınma planı yatırım bütçesindeki payına bakarak- yoğun bir şekilde demiryollarına yatırım planlandığını görüyoruz. Devlet, kombine-intermodal taşımacılığı güçlendirmeyi ve alternatif olarak özellikle ihracatçımızın önüne koymayı hedefliyor. Biz bu konuyu destekliyor ve ihracat çıkış yollarımızın çeşitlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. İşin kara nakliye tarafına baktığımızda ise özellikle son kilometre yani bizim ‘last mile’ dediğimiz kapı teslimlerden dolayı karayolu taşımacılığını olmazsa olmaz olarak görüyoruz. Kamyonsuz bir hayat olamaz çünkü bu bahsettiğimiz kapı teslimlerde başka bir seçenek kullanmamız mümkün değil. Devlet; karayoluna önümüzdeki birkaç yıl içerisinde ciddi bir yatırım planlamıyor, mevcut altyapı karayolu taşımalarında hiçbir sekteye uğramadan taşımalara imkan veriyor, bu nedenle bunu biz bir kenara koyalım, başka işler ile uğraşalım’ diyor. Doğru çünkü demiryolu taşımalarının toplamda oranı yüzde bir. Gerçekten çok düşük; fakat demiryolu intermodal mesafeler uzadığı zaman enteresanlaşıyor. Kısa mesafede kimse uğraşmaz; istasyona götür, yükle 200 kilometre gitsin tekrar boşalt. Onu yapana kadar çok rahatlıkla kara yolu ile bu taşıma yapılabilir.

Bundan dört beş yıl kadar önce biz UTİKAD olarak Eskişehir’de yeni yapılan lojistik merkezini kullanan müşteriler ile bire bir görüştük. Bir alçıpan firması 9 vagonluk malı Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nden yüklemiş ve 10 kilometre uzaklıktaki lojistik merkezine götürüp vagonlara aktarmış sonra da Mersin’e yola çıkarmış. Bu 9 vagonun 4 tanesi iki üç gün içerisinde Mersin’e ulaşmış; fakat 5 tanesinin akıbeti belli değilmiş. TCDD de tam olarak nerede olduğunu söyleyemiyor; sonra anlaşılıyor ki bu vagonlar Afyon’da kalmış. Böyle olunca müşteri hem rezervasyonunu yaptığı konteynerler ile ilgili orada beklediği için ardiye ücretine maruz kalmış hem de gemiyi kaçırmış. Burada 9 vagonun tamamını tek faturada iade etmeyi planlıyormuş ve ancak Mersin’e gelmeden yükleme yapamamış. Bize; “Ben hesaplama yaptım, karayolu ile aynı rakama geldi. Benim işim karayolu ile; ben bir daha demiryolu ile taşımayı bu şekilde gerçekleştirmem” dedi. Demiryolu yüklemelerinde mutlak suretle malın nerede olduğunun izlenebilir olabildiği bir yapının sağlanması gerekiyor. Teknik altyapı burada çok önemli ve bu noktada TCDD Taşımacılık A.Ş.’ye büyük görev düşüyor. Zaten kendileri ile de konuşuyoruz. Rakamlar yüksek, kısa mesafelerde karayolu ile karşılaştırıldığı zaman değmiyor, zaman uzuyor ve malın nerede olduğu bilinmiyor. Bu gibi sebeplerden dolayı kabul edilebilir bir taşıma şekli olmaktan çıkıyor.

Mesala şu anda özellikle Avrupa’ya yapılan ihracatlarda intermodal yüklemeler enteresan; çünkü demiryolunda yılık sabit bir fiyat alabiliyorsunuz, bu karayolunda olmayan bir şey ve karayoluna göre biraz daha geç gidiyor. Eğer acelemiz yoksa yüzde 10-15’lik de bir tasarruf imkanımız oluyor. TIR ile 7 günde gidiyorsak intermodal ile de 11-12 gün gibi bir sürede gidebiliyoruz. Aslında bu süre daha da fazla olabilir. Ancak bizim Bulgaristan-Türkiye çıkış kapılarımızda hem Hamzabey’de hem de Kapıkule’de ciddi bir yoğunluk söz konusu; orada araçlar ekstradan üç veya dört gün bekliyorlar. Bu durum hem gidiş-dönüş sefer sürelerini uzatıyor hem de filo sahipleri planladıkları ve bütçeledikleri sayıda sefer yapamadıkları için zor durumda kalıyorlar. Bu nedenle fiyatları yukarı doğru çektiler. Avrupa’ya ihracatlarda kapının kapalı olması veya geçişteki zorluklar maalesef fiyatları yukarı çekiyor ve rekabet gücünü kısmen azaltan bir faktör olarak ihracatçının önüne çıkıyor. Bunlar yalnızca taşımacının değil ülkenin problemi ve kesinlikle çözülmesi gerekiyor. Özellikle Bulgaristan’daki en üst düzey yönetimin en tepesindeki kişiler ile belki bizim Cumhurbaşkanımızın doğrudan görüşüp o kapıların açılmasını sağlamamız gerekiyor çünkü bizim kapılarımızdaki altyapı çalışmaları bitti ve artık bizde tıkanıklık olmuyor, o sınırı geçtiğinizde Bulgaristan’ın araç kabul etmesi gerekiyor.

 

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanımız İsmail Gülle ile yaklaşık bir ay kadar önce hem Kapıkule’yi, hem de Hamzabeyli’yi ziyaret ettik. Altyapısal olarak bir problem yok. Şu an Kapıkule’den yaklaşık olarak günlük bin 200 araç geçiyor ve rahatlıkla 2 bin araç elleçleyebilirler. Bu bilgiyi yaptığımız toplantı sırasında Gümrük Bölge Müdürü paylaştı. Hamzabeyli Sınır Kapısı’ndan ise şu anda günlük 400 araç geçiyor. Hamzabeyli Gümrük Müdürü Hayati Demir bize; ‘ben bu kapıdan 2 bin tırı rahatlıkla geçirebilirim’ dedi. Gerçekten de pırıl pırıl bir çalışma olmuş, son derece başarılı ancak karşı tarafa kabul ettikleri kadar araç gönderebiliyorsunuz. Zaten biz gittiğimizde 14 kilometre kuyruk vardı. Bir kere o kuyruğu görün, felaket bir durum; kimse TIR şoförü olmak istemez. Bugünkü problem yalnızca ihracatçı ve taşıma şirketi için değil; aynı zamanda şoförlerimiz için de bir dram. Bunun psikolojik boyutu da var. 3 gün boyunca hiç ilerlemeden veya maksimum 500, bin metre ilerlediğinizi düşünün. Bu konunun mutlak suretle çözülmesi gerekiyor.

 

Türkiye lokasyon olarak vazgeçilemeyecek bir yerde ve lojistik anlamda birtakım süreçleri kolaylaştırdığımızda doğu ile batının ortasında tam bir dağıtım ve aktarma merkezi görevini üstelenebilecek. Bunu hayata geçirebiliriz ancak öncesinde yapılması gereken çalışmalar var. Transit taşımalarda gümrüğün birtakım süreçleri kesinlikle kolaylaştırması gerekiyor; bu da dijitalleşme ve gereksiz kontrollerle vedalaşmaktan geçiyor.  Örnek verecek olursak; transit aktarmalar bizim için önemli çünkü siz konteyner ile Uzak Doğu’dan Mersin’e bir mal getirdiniz ve malınızı TIR ile aktarıp Gürcistan’a göndereceksiniz. Mersin’den o malı alıp Gürcistan’a götürecek olan TIR Türk plakalı olmak zorunda. Buna benzer transit aktarmaların tamamı doğrudan bizim yerli sektörümüze, kamyoncumuza iş yaratıyor. Ancak gümrük, ‘mal Mersin’e geldiğinde ben o malı konteynerden boşaltırım, tam tespitini yapmadan TIR’a yükletmem ve bu malı da yola çıkartmam’ diyor. Neredeyse gayri safi milli hasılasının yüzde 50’sini lojistik operasyonlardan kazanan Hollanda, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri gibi gerçek anlamda lojistik hub olmuş ülkelerde böyle yapılmıyor. Eğer evraklar eşleşiyorsa, gümrüklü ve kontrollü bir alanda aktarma söz konusu ise artık tespit yapılmıyor. Gümrük personeli bu işe zaman ayırmıyor. Bu durum aynı zamanda transit aktarmaları pahalı hale getiren ve geciktiren bir süreç.

 

Gümrüğe, ‘lütfen İstanbul Havalimanı ve Kapıkule’de 3 vardiya çalışalım, bu kapılar bizim için çok önemli.’ diyoruz; gümrük de bize, ‘personelim yok’ diyor. Ancak böyle bir şeye biz ekip ayırmak zorunda kalıyoruz. Halbuki evrakları biz eşleştirsek gelen mal ile gidecek olan mal aynıysa konteynerden boşaltıp trene yükletsek liman personeli eşliğinde muayene memuruna gerek olmadan çok hızlı bir şekilde bunun yüklemesini yapabiliriz. Bu süreçlerin kolaylaştırılması ve dijitalleştirilmesi gerekiyor. Pandeminin yarattığı fırsatlardan bir tanesinin gümrüklerdeki dijitalleşme olduğunu düşünüyorum. Aslına bakarsanız ortaya çıkan hazin tablo birtakım süreçleri de tetiklemiş oldu. Gümrük memurlarında, özellikle İstanbul gümrüklerinde bulunan arkadaşların büyük bir bölümünde Nisan-Mayıs-Haziran ayları arasında COVID-19 gözlemlendi ve gümrük, ‘benim bu işleri temassız halletmem gerekiyor çünkü burada artık maliyet falan değil, insan hayatı söz konusu.’ dedi. Yaşanan bu talihsiz sürecin böyle bir farkındalık sağlamış olmasını güzel bir gelişme olarak görebiliriz. Tahmin ediyorum ki bütün ilgili taraflar bugün itibari ile konunun ne kadar elzem olduğunun farkına varmış vaziyette.

 

Bütün dünya 5-10 yıl sonra lojistik faaliyetleri bugünden daha farklı şekilde gerçekleştirmeye başlayacak. Robotlar ve yapay zeka devreye giriyor.  Birtakım rutin işler var ve bunlara artık hiç insan eli değmiyor. Özellikle lojistik sektöründe işin Taşıma İşleri Organizatörlüğü tarafına bakacak olursak çok kalifiye personel çalıştırıyoruz ve personel, yükleme noktası bilgisinin geçilmesi gibi işleri yapmak istemiyor. Bunları bizde ve birçok şirkette sistem yapıyor. Böyle olunca bizler işin koordinasyonu, kontrolü ve iletişim yönetimi tarafına yoğunlaşabiliyoruz. Bu durum önümüzdeki süreçte giderek daha da fazlalaşacak. Çünkü verimlilik ve hatasız çalışma sürekli olarak ön planda oluyor; müşterinin beklentisi de hiç azalmıyor ve hep daha fazlasını bekliyor. Bütün bunları sağlamak adına ‘ben bu işimi nasıl geliştirebilirim’ düşüncesine yoğunlaşılıyor. Türkiye’de katma değerli ürünleri üretmemiz gerekiyor. Bizim enteresan şekilde bir lojistik yazılım sektörümüz oluştu. Türkiye’de bir milyar dolara satılan yazılım şirketleri var, daha da çoğaltmamız lazım.

 

Ülke olarak bizim istihdam yaratacak yabancı yatırıma çok ama çok ihtiyacımız var. Şu anda Türkiye’ye yabancı yatırımcı gelmiyor. Bununla birlikte yabancı yatırımcı Türkiye’ye gelip yatırım yapmak istediğinde Rekabet Kurulu’ndan da onay almak zorunda, yani normal şartlarda ortaya tekelci bir yapılanma çıkmasına Rekabet Kurulu izin vermiyor. Bizim sektörümüz çok büyük bir sektör; yani olağanüstü büyük bir yabancı yatırım olmalı ki Rekabet Kurulu’na takılsın. Biz istiyoruz ki Türkiye’ye gelen firma bir istihdam yaratsın, mümkünse somut bir yatırım yapsın. Bu yeni bir depo ya da araç yatırımı olabilir. Aynı zamanda yapmış olduğu yatırım ile çok kalifiye personel yetiştirebilir. Ülkeye faydası olacak bir yatırımı biz her zaman destekliyoruz. Bildiğim kadarı ile bu konuda Türkiye’de de birtakım kısıtlamalar var. Savunma sanayi gibi stratejik birtakım sektörde yabancılar yapmak istedikleri yatırımları çok rahat bir şekilde yapamayabiliyorlar. Ancak teknolojiye ve lojistik sektörüne bakacak olursak bizim insanımızın sahip olduğu altı, yedi tane çok iyi lojistik ve tedarik konusunda yazılım üreten şirket var ve bu şirketler yavaş yavaş dünyaya da açılıyor ve programlarını başka ülkelere satmaya başlıyor. Bu çok güzel bir gelişme çünkü biz bunları ucuza mal edebiliyoruz ve kalifiye personelimiz var.  Bizler de yurt dışına yatırım yapıyoruz, şirket olarak hem Kazakistan hem de Almanya’da ofis ve depolarımız var. Yani Alman şirketlerinden bir Türk firması olarak iş alıyoruz, onlar da gelsinler eğer alabiliyorlarsa alsınlar. Bizim tek isteğimiz ülkeye faydalı olabilecek, ülkenin katma değerini arttırabilecek şekilde bir yatırım yapsınlar.

 

Özel şartlarda taşınması gereken ilaçların taşımacılığında bizim sektörümüz bu ihtiyaca cevap verebilecek niteliğe sahip. COVID-19 aşısı üreten ve piyasaya sürecek olan 11 tane şirket var. Bunlardan ikisi gerçekten düşük ısıda eksi 70’lerden bahsediyorlar. Bunlar olağanüstü zor taşımalar, ancak yapılamaz mı, zaten yapılıyor. Bu iki firma çok düşük ısıda taşıyor ancak diğer 9 firma 2 ila 8 derece aralığındaki taşımaları gerçekleştirebilecek ürünler üretiyorlar. Bu noktada Türkiye’de altyapımız mevcut ve soğuk zincir taşımasına müsait. En basitinden biz bu ülkede dünyanın yoğurdunu yiyoruz, yoğurdu taşıdığımız sıcaklıkta aşı taşıyacağız. Bunu yapacak yeteri kadar araç var. Aşılar aslında ağırlıklı olarak havayolu ile taşınacak çünkü mal bedelleri çok yüksek. Mal bedellerinin bu kadar yüksek olmasından ve acil durumlardan dolayı taşımaların karayoluna kayacağını zannetmiyorum. Zaten siparişler havaalanlarından gelmeye başladı bile. Biz de bunun üzerinde çalışıyoruz. Aralık ortası gibi yavaş yavaş sevkiyatlar başlayacak. Şunu söyleyebilirim ki bu durum havayolu navlunlarını yukarı doğru çıkmasına sebep olacak bir durum. Çünkü bunlar hayati ve talebi esnek olmayan ürünler. Fiyatı ne olursa olsun o mal mutlaka yüklenecek.


E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR     Onay bekleyen yorum yok.
 

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
 
   
 
Bu haber henüz yorumlanmamış...

 
FACEBOOK YORUM Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Nuray PEKCAN
Nuray PEKCAN
Treder Zirvesi Sektörün Gelişimini Sergiledi
kamyonum, kamyon, kamyonumdergisi, kamyonumpazar,
0
  YAZARLAR
Dr. Can Baydarol
Dr. Can Baydarol
Seçimin Şifreleri
Alpay Lök
Alpay Lök
Otobüs Yolculuğunda Hedef Sıfır Ölüm!
Mustafa İmrak
Mustafa İmrak
Lojistik Sektöründe Çevreci Çözümler
Av. Bilun ELMACIOĞLU
Av. Bilun ELMACIOĞLU
Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması “SKDM” 1 Ekim 2023 Tarihinde Yürürlükte
Özgür Şener
Özgür Şener
 Nafile Çaba
Prof. Dr. Birol ERKAN
Prof. Dr. Birol ERKAN
Yıldız Sektör; Lojistik
Nizamettin KARADAĞ
Nizamettin KARADAĞ
Türkiye Taşımacılığını Kim Yönetiyor?
Kamyonum TV
0
  ÇOK OKUNANLAR
0
Güzeller
0
  FACEBOOK'TA KAMYONUM
0
  ANKET
     
 
Uluslararası taşımalarda karşılaştığınız en büyük sorunlar nelerdir?
0
Sınır kapılarında yaşanan sorunlar
Vize
Belge yetersizliği
Maliyetler
Tır parkı sorunları
Cezalar
Sınırlardaki ve güzergahlarda karşılaşılan geçiş sorunları
0
0 Sonuçlar
 
     
0
  Kamyonum
0
  •Künye
  •İletişim
  •Abonelik ve Reklam
  •Sitene Ekle
  0
 
Ekonomi
İhale
Gündem
Haberler
Teslimat
Deniz Taşımacılığı
Lojistik
English
Akü
  0
 
Ağır Vasıtalarda Yeni Modeller
Hafif Ticarilerde Yeni Modeller
Özel Tasarım Araçlar
Modifiye Kamyonlar
Treyler Galeri
Üstyapı Galeri
Otobüslerde Yeni Modeller
Kamyon Magazin
Güzeller
  0
 
Yeni Araç Tanıtımları
Test Sürüşleri - Kamyon
Test Sürüşleri - Hafif Ticari
Kamyon Yarışları
Monster Truck Yarışları
Kamyon Simülatörleri
Otobüs Simülatörleri
Yeni Teknolojiler
Kamyon Magazin
  0
 
treyler
Kamyon
bus
kamyonum
truck
fahrer
haberler
türkiye
src