Ne yazmalı bilmiyorum! Tamamen içeriğe dayalı bir yazı mı olsun bu ayki yazım yoksa ruhumdan yansıyanlar mı? Ama ruhum izin vermiyor başka şeyler yazmaya. Ruhum karmakarışık, yorgun, üzgün, kederli… İnsanıma üzülüyorum, vatanıma üzülüyorum… Gencecik canlara, umutlara üzülüyorum. Geldiğimiz noktaya üzülüyorum. Bazılarının ekmeğine yağ sürüyoruz ve bunun hala farkında değiliz buna üzülüyorum.
Ama ne çare! Ben üzülmüşüm, sen üzülmüşsün, analar üzülmüş, evlatlar üzülmüş ne çare! Asıl üzülmesi gereken kişiler üzülmedikten sonra ne çare! İçimizi kavuran acımızla baş başa kalıp bir sonrakine kadar yaşamı devam ettirmek ve unutmak zorunda bırakılıyoruz. Alıştırılıyoruz böyle yaşamaya ve ne yazık ki alışıyoruz!
Hayatın bir rutini gibi görüyoruz olanları. Senaryo aynı, sadece acıyı yaşayan masum insanlar farklılaşıyor.
Taziye mesajları, lanetlemeler, vaatler ve bırakılan karanfiller! Bıktık artık bu rutinden. Değiştirin gözünüzü seveyim bu akışı. İnsanlar ölmesin! Ne yapacaksanız yapın! Nasıl çözecekseniz çözün, ama artık gözü yaşlı analar, babalar, tabuta sarılıp ağlayan eşler, kardeşler görmek istemiyoruz.
Bu kavga kiminle? Ne için bu mücadele? Niye bu canlar yok ediliyor? Biz bilmiyoruz, anlamıyoruz ve anlamak da istemiyoruz! Sadece dur yeter demek istiyoruz! Dur yeter! Bu bir savaşsa kendi dünyanızda savaşın, nasıl yaparsanız yapın ama bize dokunmayın! Bizim masum dünyamızdan çekin elinizi! Biz sizin savaşınızın kurşun askerleri değiliz!
Acımız büyük! Daha büyük acı yok, daha beteri yok, en beteri bu yaşananlar. ‘Daha beterinden korusun demek’ ne kadar manasız! Daha kötü ne olabilir ki bir canın yok olmasından başka!
Dediğim gibi içimden gelenler bunlar.!
Aklımızın ermediği, göremediğimiz, bilmediğimiz her ne varsa var! Devletin görevi bunlarla baş etmek… İster uluslararası politikalarla, ister yurt içi tedbirlerle, ister doğru stratejilerle. Zaten bunun için yok mu devlet! Tüm bunlar için. Ama önce vatandaşımızın güven ve huzur içinde yaşaması şartıyla. Her şeyden önce bu gelir. Güven! Can güvenliği… Vatandaşın kendini güvende hissetmesi. İstisnalar rutine dönüyorsa, artık orada bir durup düşünmek lazım; nerede yanlış yapılıyor?
EVET, SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VAR; SÖYLENEBİLECEK HİÇ BİR ŞEY YOK!
Sadece şunu söyleyebiliyorum; Allah tüm kayıp canlara rahmet eylesin, geride kalanlara SABIR versin, dayanma gücü versin. Ama bilsinler ki tüm iyi insanlar acılarını paylaşıyor ve kayıp giden yıldızları için dualarını esirgemiyorlar.
VE SON DİLEĞİM
ARTIK ACILAR DİNSİN!