Güvenle Taşıyor, Memnuniyetle Büyüyoruz: Pektaş Uluslararası Nakliyat

Pektaş Uluslararası Nakliyat Firma Sahibi Akın Pektaş, bir araçla başlayan ve bugün 20 araçla devam eden yolculuklarını Kamyonum Dergisi okuyucuları için aktardı. Türki Cumhuriyetler ve Rusya’ya taşımacılık gerçekleştirdiklerini söyleyen Pektaş, hizmet verdikleri hatlarda müşterilerine yüksek kaliteli bir hizmet, güven ve ödeme kolaylıkları sağladıklarını belirtti.

Sektörün başlıca sorunlarına da değinen Pektaş, hükümetin lojistik sektörüne yabancı olduğunu ve kimsenin sektöre sahip çıkmadığını düşündüğü söyledi. Sektöre sağlanan destek ve teşvikleri ise yetersiz bulduğunu ifade ederken aynı zamanda yanıltıcı olabildiklerini de sözlerine ekledi. Sarp Sınır Kapısı’nda yaşanan sorunlara da değinen Pektaş, büyük bir park alanı sorunu yaşandığının altını çizdi. Pektaş son olarak, Türkiye’nin üretenden daha fazla kazandığı bir sisteme geçtiğini ve bu durumun iş insanlarını yurtdışı yatırımlarına yönelttiğini söyledi.

1975 yılında babasının bir kamyonla sektöre giriş yaptığını ve 1997 yılında kendisinin de sektöre dahil olmasıyla yollarına devam ettiklerini söyleyen Pektaş, 2016 yılında ise kurumsal firma serüvenlerinin başladığını belirtti. Öz mal ve kiralık olmak üzere toplamda 20 araçla hizmetlerini devam ettirdiklerini ifade ederken, verdikleri hizmetin gerektirdiği bütün şartları güvenilir bir şekilde yerine getirebilmek adına tüm belgelerini aldıklarını söyleyen Pektaş; “Lojistik sektöründeki varlığımızı tüm mücadelemizle sürdürüyoruz. Bizden sonra gelecek kuşaklara işimizi en iyi şekilde teslim etme gayreti içerisindeyiz.” dedi.

“Türki Cumhuriyetler ve Rusya’ya Taşımacılık Yapıyoruz”

“Bir Araçla Başladığımız Yolculuğumuza 20 Araçla Devam Ediyoruz”

Türkiye’nin her bölgesinden Türki Cumhuriyetlere ve Rusya’ya inşaat malzemesi, gıda vs. taşımacılığı yaptıklarını ifade eden Pektaş; ağırlıklarını ise Azerbaycan ve Rusya’ya verdiklerini söyledi. Pektaş; “Ortalama 20 yıldır Azerbaycan’a ve yaklaşık 10 yıldır Rusya’ya kendi öz mal araçlarımızla ve birebir müşterilerimizle çalışıyoruz.  Müşteri memnuniyetini sağlamak en temel önceliğimiz. Bugüne kadar hiçbir müşterimizin bizden yana memnuniyetsizliği olmadı. Bir araçla başladığımız bu yolculuğa bugün 20 aracımızla devam ediyoruz. Sağlam ve emin adımlarla büyüyoruz. Güvenilirlik, kalite ve sektörün gerektirdiği bütün şartları yerine getiriyoruz. Müşterilerimize aynı zamanda ödeme konusunda da tüm imkanları sağlıyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Hükümetimiz Sektörümüze Çok Yabancı”

“Bizimle Beraber Mücadele Edecek Kimseyi Bulamıyoruz”

Lojistik sektörünün sahipsiz bir sektör olduğunu düşündüğünü ifade eden Pektaş; “Herhangi başka bir sektörün temsilcisi kadar değerimiz yok.” dedi ve sözlerine şöyle devam etti; “UND’de birçok görevde yer aldım ve hala UND üyesiyim. Size durumu şöyle anlatayım; biz bakanımıza ulaşmak için bile mücadele veriyoruz. Hükümetimiz sektörümüze çok yabancı. Bir derdimizi anlatmak için gerekli makamlara ulaşamıyoruz. Hizmet ihracatçıları olarak biz lojistikçiler ülkemize döviz girdisinde ilk 3’ün arasında yer alırken hükümetimizden bu desteği göremiyoruz. Yurtdışında karşılaştığımız sıkıntılarda, önümüze çıkan engellerde bizimle beraber mücadele edecek kimseyi bulamıyoruz.”

“Sahipsizliğimizi Görenler Üzerimize Geliyor”

Pektaş konuşmasına devam ederken şu ifadeleri kullandı; “Bir Bulgar, Gürcü nakliyecisi inanın bizden daha çok değer görüyor. Şöyle anlatayım; Türk şoförümüz ve bir Bulgar şoförümüz aynı anda bir sorunla karşılaşmıştı. Biz konsoloslukla irtibata geçip geri dönüş alana kadar, Bulgaristan’ın ticari ateşesi şoförün yanındaydı. Bizim bu sahipsizliğimizi gördüklerimizi için de başkasının değil bizim üzerimize geliyorlar.”

Bir ülkeyi yurtdışında en çok lojistik sektörünün ve TIR şoförlerinin temsil ettiğini söyleyen Pektaş; “Her gün 1000 ila 1500 arasında şoförümüz kapılara çıkıyor. Yani bu, bu şoförlerimizin bizi her gün Gürcistan’da, Azerbaycan’da, Almanya’da vs. temsil ettiği anlamına geliyor. Bizi temsil eden bu sektör, para getirisi yapan bu sektör. Ama ne yazık ki kendi ülkemizde bile yabancılık çekiyoruz.” dedi.

“Destek ve Teşvikler Yetersiz Kalırken, Yanıltıcı da Olabiliyor”

“Sektörümüze Can Suyu Olacak Hiçbir Destek Göremedim”

Lojistik sektörüne sağlanan destek ve teşviklerin ise kimi zaman yeteriz, kimi zaman ise yanıltıcı olduğunu belirten Pektaş, bu konudaki düşüncelerini şöyle ifade etti; “Yaklaşık bir ay önce TOBB UND bir açıklama yaptı ve 2 buçuk milyon limitli bir destek kredisi imkanı sağlandığından bahsetti. İnanın araştırdım ve kesinlikle yanıltıcı bir açıklama olduğunu gördüm. 1998 yılında TIR alımlarında ödemelerde kolaylık sağlayan vs. teşvikler vardı. Bu gerçekten kolaylık sağlayan, güzel bir sistemdi. Şu anda neredeyse aradan 30 yıl geçmişken, bu süre içerisinde ise sektörümüze can suyu olacak hiçbir destek görmedim.”

“Gürcistan Gözle Görülür Şekilde Düzeldi”

Gürcistan’ın, eski Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili döneminden sonra gözle görülür şekilde düzeldiğini ifade eden Pektaş, “Yollar, gümrükler, hırsızlıklar, kavgalar… Gerçekten Gürcistan büyük bir ilerleme kaydetti. Gürcistan’ın özellikle gümrük sistemini çok beğeniyorum, ayrıca hızlıca işlemlerimizi yapıp geçebiliyoruz. Ancak tabi ki tüm sorunlarımız çözülmüş değil. Örneğin; polisler çok afaki cezalar yazıyor. Kendi aracını durdurmuyor ama Türk aracını durduruyor herhangi bir nedenden ceza yazıyor.” dedi.

“Sarp Sınır Kapısı’nda Büyük Bir Park Alanı Sıkıntısı Var”

Türkiye tarafının ise Gürcistan’ın gösterdiği bu başarıyı kendi tarafında gösteremediğini ve Sarp Sınır Kapısı’nda ciddi sorunlar yaşandığını söyleyen Pektaş sözlerine şöyle devam etti; “Sarp Sınır Kapısı’nda 25 yıl önce 2-3 TIR görürken, bugün inanılmaz bir yoğunluk var. Orada bir aksaklık yaşandığı zaman 1000 araç sıraya giriyor. Keza oradaki en büyük sorunumuz, bizim orada bir parkımızın olmaması. Benim şoförüm aracı bırakıp, beklerken evine dönebiliyor ama Mersin’den, İstanbul’dan vs. gelen şoförler yolun üzerinde, aracın içinde yatıyor üç gün! Duş yok, güzel bir yemek yok, aracı çekecek bir yer yok. Ne yapıyor? Bu sefer müsait bir yer aramaya çalışıyor ve orada bulunan evlerde yaşayan insanlar mağdur oluyor. Keza yolun üzerindeki araçlar nedeniyle birçok kaza da oldu, birçok insan hayatını kaybetti. Orada bir park yapıp, park sorununu çözmemiz gerekiyor. Şu anda olmayan bir parka afaki rakamlar ödüyoruz, bir günlük park için 1050 lira ödüyoruz. Türkiye’nin başka hiçbir yerinde böyle bir park ücreti yok! Sarp’ta 3-4 peron var ama girişimiz ve çıkışımız tek kapı. Gelip yerinde inceleme de yok, Ankara’dan çizdikleri projeleri, burada hayata geçirmeye çalışıyorlar.”

“Bir Şeyi Uygulamaya Çalışırken, Yeterli Altyapıyı Sağlayamıyoruz”

Konulan kuralların, pratikte uygulanabilirliği ile ilgili büyük sorunlar yaşandığının altını çizen Pektaş, bunu şöyle örneklendirdi; “Takograf uygulaması var ama örneğin bana Sarp’tan giren bir şoförün Samsun’a gidene kadar park edeceği bir park alanı gösterin. Gürcistan’dan giriyor, Hopa’yı geçiyor, takografı doluyor. Mecbur emniyet şeridine çekiyor ama polis durdurmuyor. Biraz ilerlerse de bu sefer takograftan ceza yiyor. Yani bir şeyi uygulamak istiyoruz ama bunun için gerekli altyapı yok.”

Ulaştırma Bakanlığı’nda tek bir memurun hem yurtiçi hem yurtdışı taşımacılığı, kantarlar ve muayenelere baktığını söyleyen Pektaş, bunun ne olursa olsun verim sağlamayacak bir sistem olduğunu belirtti. Pektaş, uluslararası nakliyeciler ile ilgilenen özel bir birim olması gerekliliğini vurguladı.

“Üretenden Daha Çok Kazanır Hale Geldik”

Türkiye’nin üretmeden, üretenden çok kazandığı bir sisteme geçtiğini ifade eden Pektaş; bunun Türk vatandaşlarını farklı alternatiflere yönelttiğini belirtti. Sözlerine şöyle devam etti; “Bir aracın ülkemize giriş maliyeti 60-70 bin Euro iken bizim alış fiyatımız neredeyse 130 bin Euro oluyor. Tekstil sektörünün temsilcileri Türkiye’deki fabrikalarını kapatarak, maliyetler çok daha düşük diye Mısır’a gidiyorlar. Tarımla ilgilenen aynı maliyetlere burada 100 dönüm ekebiliyorsa, orada 1000 dönüm ekebiliyor diye ülkeyi terk ediyor. Ülkemizi nasıl bu hale getiriyoruz anlamıyorum. Çok verimli topraklarımız, çok çalışkan insanlarımız var. Ama biz çalışanın da önünüz kesiyoruz.”

Bir adet Scania haricinde tüm filosunu DAF marka araçların oluşturduğunu söyleyen Pektaş; araç alımlarında tek marka üzerinden ilerlemeye gayret ettiklerini belirtti.

Pandemi döneminde nakliye sektörünün altın çağını geçirdiğini ancak şu anki durumda o döneme kıyasla büyük bir düşüş yaşandığını söyleyen Pektaş, bu durumun sadece kendi sektörlerinde değil tüm dünyada ve tüm sektörlerde geçerli olduğunu ifade etti. Pektaş tüm olumsuzluklara rağmen, umutlarını yitirmediklerini de sözlerine ekledi.