Doğudan Batıya Uzanan Güvenli Taşımacılığın Adı Pilot Lojistik

Aynı zamanda sektöre dair değerlendirmelerde de bulunan Erdoğan, Türk nakliyecisinin daha çok desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi.

2010 yılında kurulan Pilot Lojistik’in kuruluşundan bu yana geçen süreci ve verdikleri hizmetleri anlatarak sözlerine başlayan Erdoğan şunları söyledi; “Kuruluşumuz 1980’lere dayanan büyük bir mücadelenin sonucu olarak 2010 yılında gerçekleşti. Ben bu sektöre gönül vermiş üçüncü kuşak temsilciyim. Merkezimiz Gaziantep’te bulunuyor. Her zaman önceliğimiz; müşterilerimize dürüst, saygın ve güvenilir bir hizmet sunmak. Uzun yıllardır Avrupa’ya taşımacılık yapıyoruz. Ana hattımız Polonya, Polonya’nın her bölgesine taşıma yapıyoruz. Bunun haricinde İskandinav ve Baltık ülkelerine de taşıma gerçekleştiriyoruz. Hizmetlerimiz arasında Avrupa’dan 3. ülke taşımaları da bulunuyor. Avrupa’dan direkt olarak Irak, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan taşımaları gerçekleştiriyoruz. O bölgelerden genel olarak Lüks araç, makine aksamı gibi ürünleri taşıyoruz. Doğuyu Avrupa’ya, Avrupa’yı doğuya bağlıyoruz.  Bunların yanı sıra müşterimizin bizden talep ettiği her noktaya fiyatlandırma ve araç imkanı da sunabiliyoruz.”

“Avrupa Polisi Türk Şoförlere Adil Yaklaşmıyor”

Avrupa taşımalarında ise birtakım sorunlar yaşadıklarını belirten Erdoğan; “Yaşadığımız en büyük sıkıntılardan biri; Avrupa polisinin Türk şoförlere karşı adil olmayan yaklaşımı. Hiçbir sorun olmasa dahi mutlaka bir açık bulmak için uğraşıyorlar.” dedi.

Bunların yanı sıra bazı uygulamaların da teslimat sürelerini uzattığını ve evraklarla ilgili bazı problemler yaşadıklarını belirten Erdoğan sözlerine şöyle devam etti; “Örneğin; Polonya, Macaristan’da uygulanan BiReg sistemi. Yeri geliyor şoförümüzün geçiş saati gece 3’ü buluyor, bu durumda çalışanlarımız bu geçiş evraklarını tamamlayabilmek için uykusundan, zamanında feragat etmek zorunda kalıyorlar.”

“Ceza Yazarak Çözüm Üretilmez”

Birçok farklı sorunla karşılaştıklarını ancak bu sorunları hep kendi imkanlarıyla halletmeye çalıştıklarını söyleyen Erdoğan konuşmasına devam ederken; “Örneğin; geçtiğimiz günlerde Romanya’dan Macaristan’a geçerken bir aracım Nadlac sınır kapısında, saha dolu olduğu için giriş yapamadı. Halbuki tırın Avrupa’ya geçiş yapabilmesi için oraya girmesi, bekleyebilmesi ve evraklarını hazırlaması gerekiyor. Hal böyle olunca polis arkadaşımıza ceza yazdı. Parkı genişleterek çözüm üretebilirler. Ceza yazarak çözüm üretilmez.” dedi.

“UND Bazen Bir Devlet Kurumundan Daha Çok Yardımcı Oluyor”

Aynı zamanda UND Gaziantep Çalışma Grubunda olan Erdoğan, UND’nin güçlü bir yapılanma olduğunu ve uluslararası platformda birçok aksiyon aldığını söyledi. Sektörün tek sahibinin UND olduğunu söyleyen Erdoğan sözlerine şöyle devam etti; “Öncelikle şu anki başkanımız Sayın Şerafettin Aras’a ve bugüne kadarki tüm başkanlarımıza vermiş oldukları emek ve desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. UND bir devlet kurumu olmamasına rağmen elinden geleni yapıyor. Bazen bir devlet kurumuna başvurduğunuzda dahi çözüm bulamazken, UND elinden geldiği kadar bize yardımcı olmaya çalışıyor.”

“Devletin Sağladığı Kolaylıklar, Herkesin Sektörümüze Girmesine Sebep Oldu”

Türkiye’de lojistik sektörünün son zamanda çok rağbet gören bir sektör olduğunu söyleyen Erdoğan; “Devlet bazı kolaylıklar sağladı. Örneğin; biz 2010 yılında şirketimizi kurduğumuzda C2 Belgesini 12 araçla alabiliyorduk. Şu an bu sayı beşe düştü. Bu durum birçok firmanın açılmasına sebebiyet verdi, rekabet arttı. Özellikle Gaziantep bölgesinde elektrikçisinden kaportacısına çoğu kişi iki araç alıp, sektöre girdi ve ardından lojistik şirketi olarak faaliyet göstermeye başladı. Tabi ki rekabet iyidir, rekabet başarıyı getirir ama devletimizin bu konuda biraz daha duyarlı olması gerekiyor. İhracatın düşük olduğu zamanlarda biz birbirimizi baltalıyoruz. Hesaplama yaparak değil de araçlar gözümüzün önünde durmasın, bir an önce gidip gelsin mantığıyla hareket ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Şoförlere Hizmet Pasaportu ya da Şoför Karnesi Verilmesi Gerekiyor”

Yaşanılan vize probleminin ise taşımalarını aksattığını söyleyen Erdoğan sözlerine şöyle devam etti; “Vize problemi süreçlerimizi ciddi anlamda uzatıyor. Halihazırda şu anda vize bekleyen beş şoför arkadaşımız var. Biz buna bir çözüm bulmaya çalıştık. Vizesi olmayan arkadaşlarımız araçları kapıya kadar götürüyor, orada vizesi olan arkadaşlarımız dorse değişikliği yaparak Avrupa’ya geçiyor.”

“Biz bunları UND çalışma grubunda da çokça dile getiriyoruz. Şoförlerimize hizmet pasaportu veya şoför karnesi gibi bir ayrıcalık tanınmalı.” diyen Erdoğan devam etti; “Ama tabi ki bir sonuca varamıyoruz. Bir şoför arkadaşımız geliyor, ihtiyacımız olduğu için işe başlatıyoruz, vizesini çıkartıyoruz. İki seferin ardından işi bırakacağını söylüyor. Vizesini iptal etsek onun rızkıyla oynamış oluyoruz, iptal etmediğimizde de bizim vizemizle Avrupa’da başına bir şey geldiğinde bunun sorumluluğunu biz taşımış oluyoruz. Şoför karnesi gibi bir uygulama olsa, en azından şoförün de daha önceki işinden neden ayrıldığı gibi bilgiler görülebilir ve bu bizim için daha faydalı olur.”

“İhracatçılarımız Türk Nakliyecisini Daha Çok Desteklemeli”

Yabancı firmaların Türkiye’deki yapılanmalarıyla ilgili de görüşlerini dile getiren Erdoğan şunları söyledi; “Türkiye’ye yatırımın girmesi güzel bir şey ama tabi ki yabancı firmaların lojistik sektöründe daha aktif hale gelmesi biraz da korkutucu. Bu durumda bizi daha çok gayret göstermemiz, daha rekabetçi olmamız, daha kaliteli bir hizmet sunmamız gerekiyor. Özellikle ihracatçılarımızın bu konuya daha fazla önem göstermesi ve Türk nakliyecisini daha çok desteklemesi gerektiğini düşünüyorum. Son zamanlarda özellikle çok sayıda forwarder firmaları kurulmaya başladı. Tabi ki herkesin bir geçim kaynağı var ama müşterilerimizin malını birinci elden, sorunsuz bir şekilde teslim etmesi adına direkt olarak nakliyecilerle çalışmalarını tavsiye ediyorum.”