Türkiye’de %25’ler seviyesinde bulunan lastik kaplama ile ilgili mevzuatı ve diğer detayları Ünsal’dan dinleyelim.
Lastik Kaplama ile ilgili Türkiye'deki mevzuattan bahseder misiniz? Bu mevzuatın uluslararası geçerliliği var mıdır?
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (UN/ECE) "Ticari Taşıtlar ve Römorklarının Havalı Lastiklerinin Kaplanmasının Onayı ile İlgili Hükümleri İçeren ECE R 109 Regülasyonu" 23 Haziran 1998’de oluşturulmuştur. 1958 Cenevre Andlaşması hükümlerine göre bizim de taraf olmamız ve bu regülasyonun zorunlu olarak uygulanması kuralı dikkate alınarak eski adı ile "Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı", Motorlu Taşıtlar ve Römorklarının Kaplanmış Havalı (Pnömatik) Lastikleri İmalatının Uygulanması ile İlgili Yönetmeliği 24 Temmuz 2008 tarih ve 26946 numaralı Resmi Gazete’de yayınlatarak R 109 regülasyonunun uygulanması zorunluluğu getirilmiştir. Yönetmelik 1.1.2009 tarihi itibriyle yürürlüğe girmiştir.
Böyle bakıldığında Türkiye’deki kaplama mevzuatının uluslararası geçerliliği olduğu söylenebilir.
Mevzuat Türkiye’de ne derecede uygulanabiliyor?
Yönetmeliğin yürürlüğe girişinden sonra, 2012 yılı sonlarına kadar gereken denetlemelerin ve sertifikalandırmaların yeterince yapılamadığı görülmektedir. 2012 yılı sonlarında denetimler artırılmış olmasına rağmen muhtelif nedenlerle, denetleme ile ilgili işlemlerin vakit alması sonucu, sertifikalandırma konusunda hala yeterli hıza ulaşılamadığı söylenebilir. Rakamlar çok net olmamakla beraber ülkemizde 250 civarındaki soğuk kaplama işletmesi olduğu söylenmekte olup, bunların sadece 30 civarındaki bölümü bu sertifikayı alabilmiştir. 2013 yılında denetleme ve sertifikalandırma çalışmaları hızlandırılmış olup, müracaat etmiş işletmeler onay için beklemektedirler. Bununla beraber, hiç müracaat etmemiş olanların işletme çalışma izinlerini almaları için ek süreler verilmiş, daha sonrasında ise işletme faaliyetlerinin sonlandırılacağı şeklinde yetkili kurumların bir söylemi olduğu bilgileri alınmaktadır. Sonuç olarak, mevzuatın yeterli şekilde uygulanabildiğini şu anda söylemek çok olası değildir.
Sektörde lastik kaplama ile ilgili nasıl bir algı var? Sektör bu konuda bilinçli mi?
Lastik üreticileri, lastik üretimini yüksek teknolojilerle ve çok çağdaş üretim metotları ile yapmaktadırlar. Bu bağlamda ürünlerinin çok yüksek maliyetlerle üretildiğinin ve üretiminde kullanılan malzemelerin çok değerli olduğunun bilincinde davranmaktadırlar.
Kabul etmek lazım ki, bu kadar değerli bir ürünün bir kez kullanılması ve sonrasında ömrünü tamamlanmış sayılması kabul edilebilir değildir. Bu anlayıştan yola çıkan üyelerimiz; gerekli kontrollerden geçtikten sonra, kaplanabilir olarak değerlendirilen lastiklerin; doğru, kabul edilebilir, güvenilir ve uluslararası ve ulusal regülasyonlara uygun lastik kaplama teknolojileri ile kaplanmasını sağlamak üzere firmalarına özel teknikler ve teknolojiler geliştirmişlerdir. Uygulamalar ve teknolojik gelişmeler sürekli olarak bu alana da uygulanmakta ve teknolojiler güncel kalmaktadır.
Kullanılmış lastiklerin kaplanma oranlarına bakıldığında Avrupa Birliği ülkelerinde %35’ler, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya’da %45’ler seviyesinde iken ülkemizde bu oran ancak %25’ler seviyesinde bulunmaktadır.
Üyelerimizin lastik kaplama ve kaplama ile ilgili teknolojik gelişme konularına çok önem verdiğini ve bu konudaki gelişmeleri desteklediğini ifade edebiliriz.
LASİD kuruldu, buna neden ihtiyaç duyuldu?
LASDER sadece, üyeleri tarafından yenileme pazarına satılan lastiklerden ömrünü tamamlamış olanların toplanması ve geri kazandırılması faaliyetini üyeleri adına yürütmekte olup, başka bir faaliyeti yoktur.
LASDER'in sadece ömrünü tamamlamış lastiklerle ilgili faaliyette bulunması sonucu sektör ile ilgili birçok konu farklı zamanlarda, farklı mecralarda farklı şekillerde ele alınmakta idi.
Yasal hassasiyetler dikkate alındığında sektörel bazı faaliyetlerin başka bir çatıda altında yapılmasının doğru olacağı konusunda Brisa, Continental, Goodyear, Michelin ve Pirelli fikir birliği oluşturarak 27 Ocak 2014 tarihinde LASİD'i kurdular. Derneğin amaçları ana hatları ile şöyle belirtilebilir,
Derneğin amacı, Rekabet Hukuku ilkelerini ve diğer tüm yasal ve idari düzenlemeleri gözetmek şartı ile üyelik şartlarını sağlayan tüm şirketleri gönüllü olarak bir araya getirerek;
- Lastik sektörü üretimini ve lastik sanayiini geliştirmeye hizmet etmek;
- Sektör ve ürünlerle ilgili olarak kamuoyunu ve tüketiciyi bilgilendirmek ve bu sayede bilinçli ve doğru lastik kullanımını yaygınlaştıracak faaliyetler gerçekleştirmek;
- Tüketiciye ulaşan ürünlerin kalite standartlarına uygunluğunu sağlamak için yapılan ve yapılacak çalışmaları desteklemek;
- Sektör sorunlarını topluca ele alarak gerekli idari ve yasal düzenlemeler konusunda resmi merciler ve diğer ilgililer nezdinde önerilerde bulunmak, görüşler sunmak;
- AB ülkeleri ve diğer ülkelerdeki sektörel gelişmeleri takip etmek, yayınlamak, toplantılar ve eğitim çalışmaları düzenlemek ve üyelerini bilgilendirmek;
- Dernek üyelerini Derneğin amaçları doğrultusunda ve Yönetim Kurulu tarafından belirlenmiş konularda ulusal ve uluslararası alanlarda temsil etmek;
- Türkiye’deki lastik sanayisinin rekabet gücünün arttırılarak uluslararası ekonomik sistemde belirli ve kalıcı bir yer edinmesi için gerekli çalışmaları yapmaktır.
Gelişen şartların yeni amaçlar yaratması durumunda bu amaçlar genişletilebilir.