2006 Yılında Neler Oldu?

14 Åžubat 2007 ÇarÅŸamba  00:00

2007 yılı gündemi sıcak geliÅŸmelerle baÅŸladı. Yılın ve aynı zamanda Kurban Bayramının ilk gününe Irak’ın devrik lideri Saddam’ın idamı damgasını vurdu. Hiç de etik olmayan bir sunumla dünya kamuoyu bu idama ortak oldu. Ocak ayının son günlerinde Türk dostu olarak tanınan Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink bir saldırı sonucu hayatını kaybetti. Arkasından bir süredir kanser tedavisi gören Ä°smail Cem aramızdan ayrıldı. Biraz kötü baÅŸladı sanki 2007 yılı… Dileriz böyle devam etmez. Biliyoruz ki önümüzde Türkiye’nin kaderini belirleyecek geliÅŸmeler de bizleri bekliyor. Bu yıl ülkemiz gündemini CumhurbaÅŸkanlığı ve genel seçimlerin oluÅŸturacağı ortada. 2007 yılının getireceÄŸi yeni CumhurbaÅŸkanını ve ülkemizi yönetecek yeni siyasi partiyi ilerleyen günlerde hep birlikte göreceÄŸiz. Önemli olan bu seçimlerin ülkemiz için en doÄŸru ve gelecek için en hayırlı ÅŸekilde sonuçlanması elbette. Dünya ve Türkiye gündemini etkileyen siyasi, ekonomik ve sosyal geliÅŸmelerin tüm sektörleri olduÄŸu gibi otomotiv dolayısıyla nakliye sektörünü de etkileyeceÄŸi muhakkak.

Türkiye 2006’yı nasıl geçirdi?

Genel manada Türkiye ekonomisine baktığımızda büyümenin devam ettiÄŸi ve bu anlamda Türkiye’nin üçüncü rekor yıl olduÄŸunu söyleyebiliriz. Büyümede öngörülen yüzde 5 oranındaki hedef gerçekleÅŸirken bu oranın 2001 yılından sonra meydana gelen en düşük büyüme oranı olması ve büyüme hızının giderek yavaÅŸlaması dikkat çekiyor.

Bu yıl sevindirici geliÅŸmelerden biri yabancı yatırımcıların ülkemize gösterdiÄŸi ilginin artarak devam etmesi. Geçen yıla oranla baktığımızda doÄŸrudan yatırım giriÅŸinin 4.203 milyar dolardan 15.804 milyar dolara yükselmesi de Türkiye için oldukça iyi bir geliÅŸme. Enflasyonun Haziran ayına kadar gösterdiÄŸi artış zaman zaman tedirgin etse de enflasyon oranı yılsonunda yüzde 9.86’lara kadar düştü.

Pek çok sektörle iliÅŸkisi bulunan fakat ticaret ve ulaÅŸtırma sektörüyle birebir iliÅŸki içerisinde olan sanayi sektörü 2006 yılına yüzde 6’lık bir küçülmeyle baÅŸladı. Daha sonra ilerleyen zamanlarda grafiÄŸin yönünün deÄŸiÅŸtiÄŸini, sanayi sektöründeki büyümenin arttığını ve haziran ayında üretimin yüzde 11.2’ye ulaÅŸtığını görüyoruz. Haziran ayındaki dalgalanmayla birlikte yıl sonuna kadar giderek düşen sanayi sektörünün üretimi Ekim ayında yüzde 2.5’ e kadar geriledi fakat yıl içindeki ortalamaya baktığımızda 5.8’lik bir büyüme gösterdiÄŸini görüyoruz.

İşsizlik Devam Etti, Büyüme Hızı Yavaşladı

Ve tabii iÅŸsizlik problemi… GeçtiÄŸimiz yıllarda olduÄŸu gibi bu yılda iÅŸsizlik problemi en önemli konulardan biri. Ãœlkemiz ekonomisinin gösterdiÄŸi bu büyüme içerisinde yaÅŸanan iÅŸsizlik probleminin kaynağı ise ithal girdilerin artması dolayısıyla yerli üreticilerimizin üretimlerinin durma noktasına kadar gelmesi.

Ä°hracat ve ithalat oranlarında hedeflenenin çok üzerinde meydana gelen artış yaÅŸanan olumsuz geliÅŸmelerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Ä°hracatta hedeflenenden yaklaşık 1.5 kat, ithalatta da yaklaşık iki kat meydana gelen artış dış ticaret açığının büyümesine neden oldu. Ä°hracattaki büyüme hızının giderek yavaÅŸlaması ve 2005 yılında yüzde 16.3 olan büyümenin yüzde 12.5’ e kadar gerilemesi ise dikkat çekti.

Taşıt Araçları ve Yan Sanayi Bu Yılında Lideri

Bu yıl sektör bazında yapılan ihracat rakamlarını deÄŸerlendirdiÄŸimizde liderin geçen yılla aynı sektör olduÄŸunu ve Taşıt Araçları ve Yan Sanayinin yılı yüzde 22.9’luk artışla lider kapattığını görüyoruz. Ä°kinci sırada ise yüzde 2.1’lik artışla Hazırgiyim ve Konfeksiyon yer alıyor. Üçüncü sırada ise yüzde 31.3’lük artışla ikinci büyük atağı yapan Demir ve Demirdışı Metaller yer alıyor. Bu yıl en büyük atağı yapan sektör ise yüzde 37.4 ile Madencilik Ãœrünleri.

2006’nın ilk üç ayında GSMH yüzde 6.4 büyürken, bu oran ikinci çeyrekte yüzde 8.8’e ulaÅŸtı. fakat yıl içinde meydana gelen dalgalanma yüzde 3’ e kadar gerilemesine neden oldu. Yılsonunda beklenen GSMH ise 400 milyar dolar civarında.

2006 yılı Kasım ayı sonu itibariyle trafiÄŸe kayıtlı toplam 12 163 717 adet taşıtın yüzde 50.2’sini otomobil, yüzde 14.9’unu motosiklet, yüzde 13.8’ini kamyonet, yüzde 10.6’sını traktör, yüzde 5.9’unu kamyon, yüzde 2.9’unu minibüs, yüzde 1.4’ünü otobüs, yüzde 0.3’ünü ise özel amaçlı taşıtlar oluÅŸturdu.

Åžimdi bakalım sektör yılı nasıl geçirmiÅŸ. Bir önceki sayımızda nakliyeci esnafının 2006 yılını nasıl geçirdiÄŸine ve 2007 yılından beklentilerine yer vermiÅŸtik. Bu sayıda da sektörün üreticisi yani sanayicisine sözü veriyoruz: 2006 yılı nasıl bir yıldı? 2007 nasıl bir yıl olacak? Ama önce bakalım rakamlar 2006 yılında otomotiv sektörü için ne diyor…

2006 yılında 2005’e oranla Büyük kamyon üretimi bu yıl geçen yıla oranla yüzde 1 düşüş gösterdi. Toplam ticari araç üretimine baktığımızda ise yüzde 12’lik bir artış var. Otomobil üretimindeki artış yüzde 20 olarak gerçekleÅŸirken, iki yılın Aralık aylarına baktığımızda, senenin ortalaması dolaylarında seyir eden otomobil üretiminde, yüzde 21’lik bir artış gözlüyoruz. Minibüs üretimi ise pazarın daralmasının bir sonucu olarak 2005’e oranla yüzde 21 düşüş yaÅŸadı.

2006 DAF’ın Yılı Oldu

Mayıs ve Haziran aylarında yaÅŸanan ekonomik dalgalanmaya raÄŸmen 2006 yılında ağır vasıta satışları yüzde 4.1’lik artış gösterdi. 3.5 ton üzeri ithal ticari araç satışlarına baktığımızda kuruluÅŸunun 40.yılında MAN’ ın ithal ticari araç satışlarında 2006 yılını lider kapattığını görüyoruz. Bir önceki yıla oranla ithal ticari araç performanslarını deÄŸerlendirdiÄŸimizde ise DAF için iyi bir yıl olduÄŸunu ve satış rakamlarını 1.5 kat arttırdığını söyleyebiliriz. Ä°thal ticari araç satışlarında geçen yıla oranla satışlarında düşüş olmasına raÄŸmen Iveco ikinci sırada yer alıyor. Üçüncü sırada ise Scania yer alıyor.

Yıl içinde Haziran ayından sonra toplamda 3.5 tonun üzerindeki ithal ticari araçların satışlarında gerileme gözlenirken bu gerilemenin kamyon pazarında olması ve pazarın daralması dikkat çekti. Fakat 2007 yılında otomotiv sektörünün geleceğine umutla bakılıyor.

Firma bazında ihracat rakamlarına baktığımızda yılı Ford Otosan’ın lider olarak kapattığını görüyoruz. 2006 yılında en fazla atağı Oyak Renault’un gerçekleÅŸtirdiÄŸi görünüyor. Oyak Renault listede bu atağıyla birlikte ikinci sırada yer alıyor. Geçen yılın en iyi yükseliÅŸlerinden birini de TOFAÅž’ın gerçekleÅŸtirdiÄŸini araÅŸtırmalar ortaya koyuyor. Toyota ise 160.479 adet ihracatla listede üçüncü sırada yer alıyor. Bu konuyla ilgili detaylı istatistiki bilgilere dergimizin ilerleyen sayfalarında da yer alan Otomotiv Sanayi DerneÄŸi verilerinden ulaÅŸabilirsiniz.

Kaynak: İstanbul Ticaret Odası
Devlet Ä°statistik Kurumu
TAÄ°D
OSD


2006 yılının çekici ve inşaat segmentlerinin lokomotif rolü üstlendiği ve iyi bir yıl olduğunu söyleyen Mercedes-Benz Türk A.Ş. Kamyon Satış ve Pazarlama Müdürü Bahadır Özbayır geçtiğimiz yılın Türkiye için üçüncü büyük pazar yılı olmasının önemli olduğuna değindi.

2006 yılı içerisinde yaşananlara bakarak genel anlamda otomotiv sektörünü değerlendirir misiniz?

“Artan kredi faiz oranları pazarın ilk yarısındaki hızını kesti”

2006 yılının kamyon pazarı açısından çıkış ve inişleri ile hareketli bir yıl olduğunu söyleyebiliriz. Yıl sonu itibariyle 6 ton ve üzeri kamyon pazarının 41.000 adet mertebesinde kapanacağı tahmin edilmektedir. 2005 yılı ise toplam 41.840 adetle kapanmıştı. Bu da 2006 yılı kamyon pazarının bir önceki yıla göre takriben yüzde 2 oranında daraldığını gösteriyor. Buna rağmen 2006 yılı Türkiye kamyon tarihinde, 49.000 adetlik rekor 1997 yılının ardından ve 2005 yılına göre küçük bir farkla üçünçü büyük pazar yılı olarak tamamlanmak üzere.

2006 yılının kamyon pazar performansını doğru değerlendirebilmek için yılı iki bölüme ayırmak gerekiyor: 1. Yarıyıl ve 2. Yarıyıl.

1. Yarıyıl’da düşük seyreden döviz kurları ve özellikle konut kredilerinde aylık yüzde 1.0’lerin altını zorlayan kredi faiz oranları ile destekli son derece canlı bir pazar yaÅŸandı. 21.500 adet satışla tüm yıl satışlarının yüzde 52’si bu ilk 6 aylık dönemde gerçekleÅŸtirildi.

2. Yarıyıl’da ise Mayıs - Haziran aylarında yaÅŸanan döviz kurlarındaki artış, enflasyon oranlarındaki deÄŸiÅŸim ve bunlara baÄŸlı olarak artan kredi faiz oranları pazarın ilk yarısındaki hızını kesti. Bu dönemde özellikle yurt içi nakliye sektörüne hitabeden 6x2 ve 8x2 segmentlerinde önemli daralmalar meydana geldi. 2. yarıyılın takriben 19.500 adet satışla kapanması tahmin ediliyor.

2006 yılı kamyon pazarını detayda deÄŸerlendirdiÄŸimizde ise segmentler bazında önemli farklılıklar gösterdiÄŸini görüyoruz. 2006 yılında inÅŸaat kamyonları ve çekici segmentlerinin temel itici güç olarak yıla damgasını vurduÄŸunu söyleyebiliriz. Çekici ve inÅŸaat kamyonu satışlarının yılsonu itibariyle toplam satışların yüzde 50’sını oluÅŸturması beklenmektedir.

Rakamlara baktığımızda 2006 yılı çekici ve inşaat segmentlerinin lokomotif rolünü üstlendiği, olağanüstü iyi başlayan, yılın ilk çeyreğinde yeni bir rekorun işaretlerini verirken ikinci yarıda bu umutların yerini temkine bıraktığı bir yıl olmuştur.

2007 yılının nasıl geçeceğine ait bir öngörüde bulunur musunuz?

Bu perspektiften bakıldığında ve 2006’nın ikinci yarısındaki pazar trendinin yeni yıl için bir ölçü teÅŸkil edeceÄŸinden hareketle 2007 yılının bu yıla nazaran bir miktar daha düşük bir seviyece gerçekleÅŸeceÄŸi tahmin edilmektedir. Ayrıca 2007 yılı CumhurbaÅŸkanlığı seçimi, genel seçim ve AB üyeliÄŸi müzakereleri sürecindeki karşılaşılan zorluklar ilave risk potansiyelini bünyesinde taşımaktadır. Bu süreçlerde ekonomiyi olumsuz etkileyecek önemli sorunların çıkmaması halinde 2007 yılı kamyon pazarının takriben yüzde 10’luk bir daralma ile 38.000 adet mertebesinde gerçekleÅŸebileceÄŸi tahmin edilmektedir. Çekici ve inÅŸaat kamyonlarının yeni yılda da lokomotif özelliÄŸini koruyacağı düşünülmektedir.

Mercedes Benz için 2006 yılı hedeflerine ulaştığı bir yıl mıydı?

“Mercedes- Benz Türk hedeflerin üzerinde bir performans gösterdi.”

Mercedes-Benz Türk kamyonda son 6 yılda 5 kere elde ettiği pazar liderliğini 2006 yılında da sürdürerek bir kez daha pazar lideri olmuştur. 2006 yılı pazar payının rekor bir seviye olan yüzde 24 mertebesinde gerçekleşmesi beklenmektedir.

Segmentler itibariyle bakıldığında Mercedes-Benz Türk’ün çekicide yüzde 33, ağır inÅŸaat kamyonlarında yüzde 63, 9-16 ton hafif kamyonda yüzde 26 pazar payı ile lider olduÄŸunu görüyoruz. DiÄŸer segmentlerde de 4x2’de yüzde 25, 8x2’de yüzde 18, 6x2’de yüzde 16 pazar payı ile hedeflerin üzerinde bir performans gösterilmiÅŸtir.

Mercedes – Benz Türk olarak 2007 yılı için beklentileriniz neler?

Mercedes-Benz Türk kamyonda yılsonu itibariyle yerli ve ithal toplam 10.000 adet mertebesinde bir yurt içi satışla bir rekora imza atmış olacaktır. Buna ilaveten 2.700 adet kamyon, baÅŸta Batı Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın pek çok ülkesine ihraç edilmiÅŸ olacaktır. Mercedes-Benz Türk’ün 2007 yılı için hedefi bu yılki rekor pazar payının muhafaza edilmesi ve hatta daha ileriye götürülmesi olacaktır.


2006 yılında Uzel Otomotiv Sistemleri için gelişmenin devam ettiğini söyleyen OEM Avrupa/ Amerika Sorumlusu, Pazarlama Uzmanı Hakan Aydın 2007 yılında araç üretiminin artacağını söylüyor.

Otomotiv sektörüne yönelik genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, ekonomik ve yasal anlamda, 2006 yılını değerlendirir misiniz?

2006 yılı bir önceki yıla göre yüzde 12 artışla 1000000 araç (binek oto, hafif ticari ve ağır ticari) üretimi ile tarihi bir kilometre taşına imza atmaya hazırlanıyor. Ayrıca bu üretimin yüzde 50 sinden fazlası ihraç edilmiÅŸtir. Otomotiv sanayinin geliÅŸimine paralel olarak yan sanayi de geliÅŸmiÅŸ ve dünya standartlarında parça ve hizmet sunar duruma gelmiÅŸtir. Buna raÄŸmen jeostratejik avantajını ve geliÅŸmiÅŸ iÅŸ gücünü devamlı teknolojiye yatırım yaparak Çin ve Hindistan’la rekabet edebileceÄŸinin bilincinde hareket ediyor olması gerekir.

2006 yılı içinde yapılan yasal düzenlemelerin sektöre ne gibi katkıları oldu? Sektörde gördüğünüz yasal boşluklar neler?

Ãœlke dış ticaretinde Otomotiv sanayi ve yan sanayisinin ihracatta Tekstil sektörünü bu sene itibarı ile tahtından ettiÄŸi düşünülecek olursa ayrıca özellikle hafif ticari araçta Türkiye’nin üretim üssü olmaya aday olduÄŸu bugünlerde Devletin bu sektöre bazı kolaylıklar saÄŸlayarak teÅŸvik etmesi gerektiÄŸi kanaatindeyim.

2006 yılı sizin firmanız için nasıl bir yıldı? Beklentilerinizi karşıladığını düşünüyor musunuz?

“Avrupa’nın ilk üç tedarikçisi…”

2006 yılı Uzel Otomotiv Sistemleri için deÄŸiÅŸimin ve geliÅŸimin süratle devam ettiÄŸi bir yıl olarak deÄŸerlendirilebilir. 2005 yılında jant fabrikasının Hindistan’a taşınmasından sonra 2006 yılı sonuna kadar helisel yay iÅŸinden çıkılması öngörülmüştür. Buna mukabil yaprak yay ve denge çubuÄŸu ürününe odaklanılmıştır. Yaprak yay da yurtiçindeki uzun yıllardır süren liderliÄŸi kapasite yatırımları ile Avrupa’da da Uzel’i söz sahibi yapmış ve yaprak yay üretiminde Avrupa’nın ilk üç tedarikçisi olma baÅŸarısıyla global arena da da gücü ve güvenilirliÄŸi perçinlenmiÅŸtir.

Ayrıca proaktif bir yaklaşımı her zaman benimsemiÅŸ olan Uzel, otomotiv sektöründeki yeni trendleri yakınen takip etmektedir. Son dönemde otomotiv sektöründeki dev OEM’lerin
başını çektiÄŸi bir grup, daha az tedarikçi ile çalışıp komple sistem ve çözümler üreten tedarikçiler ile çalışma eÄŸilimine girmiÅŸtir. Bu baÄŸlamda teknolojik altyapı anlamında ve araÅŸtırma geliÅŸtirme faliyetleri anlamında OEM’in yükünü paylaÅŸacak yan sanayilere yönelim baÅŸlamıştır. Bu nokta da Uzel,yeni ürünü olan “Komple Süspansiyon Sistemi” ürününün uzun yıllardır süren araÅŸtırma geliÅŸtirme çalışmalarını tamamlamış,dizaynını son haline getirmiÅŸtir. Lansmanı 2006 yılın Mayıs ayında Ä°stanbul ITAF fuarında gerçekleÅŸtirmiÅŸtir.

Önümüzdeki yılın nasıl geçeceğine ait öngörüde bulunur musunuz?

Önümüzdeki yıl pazar ve müşterilerimizden aldığımız bilgiler ışığında araç üretiminin artacağı bir yıl olarak düşünülmektedir. Türkiye’nin 2007 yılında otomobil üretimini yüzde 8, 2008 yılında yüzde 5, 2009 ve 2010 yıllarında yüzde 2 oranında arttıracağı, 2011 yılında ise yüzde 1 oranında düşüreceÄŸi tahmin edilmektedir. Hafif ticari araçta 2007 yılında üretimin yüzde 2,5, 2008 yılında yüzde 16, 2009 yılında ise yüzde 9 oranında artacağı tahmin edilmektedir. 2006 yılında 47 bin adetlik ağır ticari araç üretimi gerçekleÅŸtirmesi beklenen Türkiye’nin 2007 yılında üretiminin 44 bin, 2008’de 47 bin, 2009’da 51 bin, 2010’da 53 bin adet olacağı tahmin edilmektedir.

DoÄŸu Avrupa araç üretiminin 2007 yılında yüzde 9, 2008 yılında yüzde 8, 2009 yılında yüzde 10, 2010 yılında yüzde 6, 2011 yılında yüzde 4 oranında artacağı beklenmektedir. AB’nin araç üretiminde önümüzdeki yıllarda azalma beklenmektedir. Asya-Pasifik Bölgesinin, 2006 yılı itibariyle dünya otomobil üretimindeki payı yüzde 20 iken göstereceÄŸi geliÅŸime baÄŸlı olarak, 2021 yılında bu oranın yüzde 37 olacağı tahmin edilmektedir.

2007 yılı için firmanızın hedeflerinden bahseder misiniz?

“Avrupa ve Amerika’da da güvenin, kalitenin ve müşteri memnuniyetinin sembolü olacağız…”

2007 yılında artan araç üretimi ile müşterilerimizin taleplerini müşteri memnuniyetini her zaman yüksekte tutarak karşılamak asli hedefimiz olacaktır. Buna mukabil müşteriler ve potansiyel müşterilerimizin yeni projelerinden tercih edilen tedarikçi pozisyonunu koruyup yeni projeleri müşteri tatminini ön planda tutacak ÅŸekilde hayata geçirmektir. Ayrıca ihracatta 2006 yılında ulaşılan baÅŸarılara yeni müşteriler ve projelerle yenilerini eklemek, Uzel ismini Türkiye’den sonra Avrupa ve Amerika’da da güvenin, kalitenin ve müşteri memnuniyetinin sembolü olduÄŸu fikrini bilinçlere iÅŸlemektir.


Ford Otosan, 2006 yılını toplam otomotiv pazarı lideri olarak tamamladı ve üst üste beşinci kez bu başarıyı elde ederek, ulaşılması güç bir başarıya imza attı.

Ford Otosan’ın, 2006 yılı deÄŸerlendirmesi ve 2007 yılı hedefleri çerçevesinde düzenlediÄŸi toplantıda açıklamalarda bulunan Ford Otosan Genel Müdürü Turgay Durak, geçen yılın başında 2006 yılına iliÅŸkin yaptıkları toplantıda sözünü ettikleri hedefleri gerçekleÅŸtirmiÅŸ olduklarını belirterek, “beÅŸinci kez Pazar lideri olmaktan dolayı mutluluÄŸumuzu ifade etmek istiyorum” dedi.

2006 yılını otomotiv pazarının lideri olarak tamamladıklarını belirten Turgay Durak, şöyle devam etti: “Yıl içerisinde çeÅŸitli vesilelerle sizlerle paylaÅŸtığımız üzere; Kocaeli ve Ä°nönü Fabrikalarımız üst üste beÅŸinci yılda da Ford’un En Ä°yi Ãœretim Tesisleri seçildi. Kocaeli Fabrikamızda ürettiÄŸimiz Ford Transit aracımız Avrupa’da “ Yılın Ticari Aracı” ve Ford S-MAX de “yılın otomobili” ödüllerini kazandı. Ayrıca Ford, Dünya Ralli Åžampiyonası’nda markalar ÅŸampiyonu oldu. Bizlere güç veren bu baÅŸarılarla belirlediÄŸimiz hedeflerin tümünü gerçekleÅŸtirmiÅŸ olmaktan mutluluk duyuyoruz.” dedi.

2005 yılında Ford Otosan’a ait yüzde 17 olan pazar payını, 2006 yılında pazarda yaÅŸanan daralmaya raÄŸmen, yıl sonu itibariyle yüzde 17.2’ye çıkarttıklarını ifade eden Turgay Durak, 2005 yılında 765.651 aracın satıldığı otomotiv pazarında 2006 yılında yüzde 14 azalarak 660.000 aracın satıldığını ve Ford Otosan olarak satışlarının 2005 yılına oranla 2006 yılında yüzde 12,9 gerileyerek 113.500 rakamlarında kaldığını, ancak pazar paylarının önceki yıla oranla artarak yüzde 17,2’ye ulaÅŸtığını belirtti. Ford Otosan’ın üretim ve satış rakamlarıyla ilgili olarak bilgi veren Durak, “2006 yılında, Kocaeli Fabrikamızda 250.301 adet orta ve hafif ticari araç ve Ä°nönü Fabrikamızda 7.825 adet kamyon olmak üzere toplam 258.126 adetlik rekor bir üretim gerçekleÅŸtirdik. 113.500 adetlik iç satış gerçekleÅŸtirerek yüzde 17,2’lik rekor Pazar payı elde ettik. Bunun yanı sıra, 183.000 adet araç ihracatı ile 2.4 milyar dolar tutarında ihracat geliri elde eden Ford Otosan, toplam 296.500 adet toplam satış neticesinde 4.8 milyar dolar ciro elde etmiÅŸtir.” dedi.

2007 yılında otomotiv pazarının, 2006 yılına benzer bir geliÅŸme göstereceÄŸini belirten Turgay Durak, CumhurbaÅŸkanlığı ve genel seçimlerin yaratabileceÄŸi belirsizliÄŸin özellikle yılın ilk yarısında otomotiv pazarın daralmasına sebep olabileceÄŸini ifade etti. Durak, 2007 yılındaki hedeflerine dair konuÅŸmasında “2007 yılına 682 bin adetlik bir araç satışı bekliyoruz. Pazardaki bu büyümeyle paralel Ford Otosan olarak pazar payımızı yüzde 17,5’e çıkarmayı hedefliyoruz.” dedi. Durak, yıl sonunda 280 bin adetlik üretim rakamına ulaÅŸarak, 200 bin adetini ihraç etmeyi planladıklarını söyledi. Durak, 2007’de de Pazar liderliÄŸini sürdürmeyi hedeflediklerinin altını çizdi.
Ayrıca Durak, transit connect’in ABD standartlarına uygun hale getirilmesi ve ABD’ye ihraç edilmesi için çalışmaların devam ettiÄŸini, 2009 yılından sonra da transit connect’in Kocaeli Ford Otosan ve ABD’de Ford tesislerinde üretilmesine baÅŸlanacağını belirtti.


Bu yıl 40. yılını düzenlediÄŸi birbirinden farklı ve güzel etkinliklerle kutlayan MAN Türkiye, İç Satış Grup Müdürü Tuncay BekiroÄŸlu’ nun deyimiyle baÅŸarılı bir yılı daha geride bırakıyor.

Oldukça iyi bir yıl geçiren ve yılın son günlerinde 2 bininci otobüsünü banttan indirerek gerçekleştirdiği hedefini Türkiye ile paylaşan MAN Türkiye kendilerinin de söylediği gibi 40 yıllık mazisinden aldığı kuvvetle geleceğe güvenle bakıyor.

Geçtiğimiz yıl MAN için nasıl bir yıldı?

“MAN son on yılda cirosunu on kat arttırmayı baÅŸarmıştır.”

MAN Türkiye bu yıl 40. üretim yılını kutladı. 2005 yılında kurulduÄŸu günden bu yana elde ettiÄŸi 15 milyar Euro ciro ile Avrupa’nın en büyük yatırım malları üreten ÅŸirketlerindendi.2006 yılında ÅŸirket cirosu geçen seneye oranla yüzde 15’lik bir artış gösterdi. 2001 yılında NEOPLAN firmasının MAN ailesine katılmasıyla MAN Nutzfahrzeuge yapısı içerisindeki tüm otobüs faaliyetlerini, yeni kurulan NEOMAN Otobüs Grubu altında birleÅŸtiren MAN Nutzfahrzeuge, 2005 yılında 6 bin, 2006 yılında ise 7 bin 3 yüz otobüs satışı gerçekleÅŸtirdi. Geçen yıla oranla sipariÅŸleri yüzde 24 artış gösteren MAN 2006 yılı sonunda toplamda 80 bin araç satışı gerçekleÅŸtirdi. Özel sektörde Ankara’daki en büyük ikinci iÅŸveren olan MAN son on yılda cirosunu on kat arttırmayı baÅŸarmıştır.

MAN Türkiye bu gün hangi konumda?

“ Geçen yıl elde ettiÄŸi üstünlüğü bu yıl da korudu.”

MAN Türkiye 2000’li yıllardan bu yana çok büyük geliÅŸmeler kaydetmiÅŸtir. Ãœretim kapasitesini her geçen gün artıran ÅŸirketimiz, bugün NEOMAN Otobüs Grubu içerisinde her iki otobüsten birini üreterek ÅŸehir içi ve seyahat otobüsü üretiminde merkez durumuna geldi. Åžirketimiz 2000’li yıllardan bugüne gelene kadar kapasitesini yüzde 300 oranında artırdı. 2005 yılında elde edilen 414 milyon Euro cironun ardından 2006 yılında bu 455 milyon Euro’ya ulaÅŸtı. MAN Türkiye 2006 yılında Türkiye’deki otobüs pazarının yüzde 30’unu, toplam kamyon pazarının yüzde 9’unu, ithal kamyon pazarının ise yüzde 27’sini karşıladı. MAN Türkiye ithal kamyon alanında geçen yıl elde ettiÄŸi üstünlüğü bu yıl da korudu.

2006 yılında ürün anlamında bir değişiklik yaptınız mı?

2006 yılında MAN Ticari Araçların diÄŸer bir markası olan NEOPLAN, Türk kamuoyunun beÄŸenisine sunuldu. 2006 yılının otobüsü seçilen Starliner 2, tasarımıyla tüm sınıfların dışında, kendine has bir sınıf oluÅŸturmakta. Pazara yeni sunulan diÄŸer bir araç da 2006 yılının kamyonu seçilen TGL’dir. 8 ton ve 12 ton olarak iki tipte ticari araç sektörüne kazandırılan bu araçlar, Avrupa’daki baÅŸarılı satışları ile dikkat çekmekte. AR-GE çalışmaları sırasında üst yapı firmalarının da fikirleri dikkate alınmış ve üst yapı montaj çeÅŸitliliÄŸine izin veren çok yönlü bir kamyon geliÅŸtirilmiÅŸtir.

MAN Türkiye, daha önce Polonya’da üretilen doÄŸalgazlı araçlar Türkiye ÅŸartlarına uymaması ve pahalıya mal olması nedeniyle, bir ilki gerçekleÅŸtirerek sıkıştırılmış doÄŸalgaz ile çalışan ve Ve

MAN Türkiye 2006 yılı hedeflerine ulaştı mı?

Türkiye ÅŸartlarına göre uyarlanmış otobüsleri üretti. Böylelikle bu araçların satışlarını gerçekleÅŸtirerek Ankara’nın çevre temizliÄŸine büyük katkıda bulunmuÅŸ oldu.
2006 yılında sene sonuna kadar toplamda 80 bin, otobüste 7.300 araç satışıyla 2005 yılına oranla yüzde 22’lik bir artış meydana geldi. MAN ticari araçlar, otobüs grubu olarak dünyada üçüncü, kamyon grubu olarak da dördüncü sırada yer almaktadır. MAN iki yıl önce hayata geçirdiÄŸi stratejik plan doÄŸrultusunda hedeflediÄŸi satış rakamlarını yakaladı.  


Çetin NuhoÄŸlu 2006 Yılını DeÄŸerlendirdi; 2007 Yılı İçin Beklentilerinden Bahsetti…

Uluslararası Nakliyeciler DerneÄŸi (UND), geçtiÄŸimiz bir yıl içinde sektörde ve ekonomide yaÅŸanan geliÅŸmeleri, 2007 yılında karşı karşıya olunan fırsatlar ve güçlükleri UND Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Ö. Çetin NuhoÄŸlu, UND Genel Sekreteri Tamer Dinçşahin ve UND BaÅŸkan Yardımcılarından ErtuÄŸrul Tarhan’ın katıldığı bir toplantıda anlattı.

UND adına deÄŸerlendirmelerde bulunan Çetin NuhoÄŸlu, Türkiye uluslararası karayolu taşımacılığının önemli bir performans ve dinamizm sergilediÄŸini belirterek, UND olarak hedeflerinin “Türkiye’nin 2012 yılına kadar bölgesel bir lojistik üs olması ve karayolu taşımacılığının ekonomiye katkısının en az 45 milyar dolar olması” olduÄŸunu belirtti. Sektörün toplam yatırımının 3,5 milyar doları bulduÄŸunu ve ihracatın yüzde 53’ünden fazlasını Türk taşımacıların yaptığını belirten NuhoÄŸlu, 2006 yılında, sektörün, yaÅŸadığı tüm zorluklara ve engellemelere raÄŸmen, geliÅŸmeye devam ettiÄŸi, mevzuat ve AB’ye uyum açısından önemli geliÅŸmelerin kaydedildiÄŸini, ancak bazı önemli sorunların da su üzerine çıkarak, önümüzdeki yıllarda sektör için ciddi bir tehdit haline geldiÄŸini kaydetti. NuhoÄŸlu, Türkiye’nin ihracat taşımacılığı oranlarındaki düşüşün tarife dışı engellerden kaynaklandığını belirtmekle birlikte, taşımacılıkta yabancıların payının artmasının Türk taşımacılığı için tehlike arz ettiÄŸini ifade etti. Ayrıca NuhoÄŸlu, problemleri çözme konusunda kamuya ihtiyaçları olduÄŸunu belirtti.

Ä°hracat Taşımalarımız, Ä°hracattaki Artışın Gerisinde Kaldı…

AB’ye yönelik ihraç taşımalarımızda en fazla artışın Polonya, Estonya ve Litvanya gibi Avrupa BirliÄŸi’ne nispeten yeni üye olmuÅŸ ülkelerle gerçekleÅŸtiÄŸini belirten NuhoÄŸlu, Polonya ile olan ihracatımızın yüzde 26,7’lik bir artışla 1 milyar dolara yaklaÅŸtığını ancak , Ä°talya, Fransa, Yunanistan, Ä°spanya gibi dış ticaretimizde daha etkin rol oynayan ülkelere yönelik taşıma sayılarındaki artış eÄŸiliminin hız kestiÄŸini ya da gerilediÄŸini söyledi. Ãœlkemiz ihracatında Almanya’dan sonra ikinci sırada yer alan Ä°talya ile ihracatımızda yaÅŸanan yüzde 20,8 artışa raÄŸmen, ihraç taşımalarımızda yüzde 1 düşüş gerçekleÅŸmesinin dikkat çekici olduÄŸu belirtilirken, Ocak-Kasım 2006 döneminde AB ülkelerine yönelik ihracatımız, yüzde 14.4 artışla 40 milyar dolara ulaÅŸtığı, ancak ihraç taşımalarımız önceki yılın aynı dönemine oranla sadece yüzde 9,6 artmış olduÄŸu kaydedildi.

NuhoÄŸlu, 2006 yılında OrtadoÄŸu ülkelerine yönelik ihracatımızın yaklaşık yüzde 10 arttığını ancak bu ülkelere yönelik taşımalarımızda yüzde 42’lik bir düşüş gerçekleÅŸtiÄŸini, bölgeye yönelik taşımalarımızda önemli bir yeri olan Irak’ta bu düşüşün yüzde 50’ye yaklaÅŸtığını belirtti. NuhoÄŸlu, bu düşüşün nedenlerini, bölgedeki siyasi karışıklık ve güvenlik sorununun yanında, navlun fiyatlarındaki artış ve Habur sınır kapısında yaÅŸanan sorunların oluÅŸturduÄŸunu söyledi. Habur ve Ä°brahim Halil sınır kapılarındaki uzun araç kuyrukları ve araçların taşıdıkları eÅŸyaya göre deÄŸiÅŸen gayri resmi ücretlerin tahsil edilmesinin, nakliyecilerimizin Irak yerine Suriye’ye yönelmeyi tercih etmesine neden olduÄŸu ve bu nedenle Suriye’ye olan ihraç taşımalarımızda yüzde 33 artış gerçekleÅŸtiÄŸi, NuhoÄŸlu tarafından belirtildi.
Ayrıca, NuhoÄŸlu, BDT ülkelerine yapılan ihracatımızda da yüzde 36,5’lik artışın olmasına karşın bu ülkelere yönelik ihraç taşımalarımızın yüzde 15 ile sınırlı kaldığını kaydetti.

“Vize Ve Kota Sorunu, AB’ye Ãœyelik Öncesinde Çözümlenmelidir”

NuhoÄŸlu, AB’de gerçekleÅŸen yeni üyelikleri “ Bulgaristan ve Romanya’nın AB’ye tam üye olmaları, Avrupa BirliÄŸi’nin geniÅŸleyen yapısı ve sınırlarının yanı başımıza gelmesi, yıl başında yaÅŸanan vize uygulaması ile ilgili deÄŸiÅŸikliÄŸi saymaz isek karayolu taşımacılarımız için Avrupa’ya yönelik taşımalarında kayda deÄŸer bir rahatlama saÄŸlanmış oldu. Zira, bu iki ülkenin AB üyesi olması ile birlikte, geçmiÅŸte AB ülkeleriyle dış sınırlarını oluÅŸturan sınır kapıları, bundan böyle AB içi sınırlar haline geldiÄŸinden; bu iç sınırlardaki denetimler kaldırılmış ve AB’nin uyumlaÅŸtırılmış, tek tip sınır geçiÅŸ prosedürleri Bulgaristan sınırından girer girmez iÅŸler hale gelmiÅŸtir.” ÅŸeklinde deÄŸerlendirdi.

NuhoÄŸlu, Hırvatistan’ın da AB üyesi olması ile Avrupa’ya yönelik taşımalarımız için sınır prosedürlerinin tam bir uyuma kavuÅŸarak, AB sınırları içerisinde kesintisiz hareket imkİ¢nına sahip olacağımızı belirterek, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliÄŸinin gerçekleÅŸmesi durumunda taşımacılığın elde edeceÄŸi imkanlar konusunu “Şüphesiz, yakın gelecekte gerçeÄŸe dönüştürmeyi dilediÄŸimiz ve bunun için canla baÅŸla emek verdiÄŸimiz AB’ye tam üyelik hedefimiz, ülkemiz ekonomisine yapacağı ciddi katkılar bir yana, Avrupa’ya yönelik taşımalarımızın önündeki tüm engelleri kesin olarak ortadan kaldıracak nihai bir sonuç olacaktır.” sözleriyle ifade etti.

NuhoÄŸlu, tüm olumlu beklentilere raÄŸmen, Avrupa’ya ve Gümrük BirliÄŸi sınırlarına yönelik taşımalarımızda karşılaÅŸtığımız en önemli iki sorun olan geçiÅŸ belgesi kotaları ve zorlu vize prosedürleri gibi tarife dışı engellerin kaldırılması için AB’ye tam üyeliÄŸin gerçekleÅŸmesini beklemenin hata olacağını vurguladı. Vize konusunda yaÅŸanan sıkıntıların çözümünde hükümet tarafından verilen desteÄŸin memnuniyet verici olduÄŸunu sözlerine ekleyen NuhoÄŸlu, Schengen ülkeleri tarafından uygulamaların devam ettirilmesinin, sektör ve ihracatımız açısında yıkıcı bir etki yaratacağının altını çizdi.

Sürücü vizelerinde yaÅŸanan sıkıntılar konusunun, UND’nin de üyesi olduÄŸu Uluslararası Karayolu Taşımacılığı BirliÄŸi (IRU) öncülüğünde, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) gündemine getirildiÄŸi ve UND’nin de bu süreçte aktif olarak yer aldığı belirtildi.

Toplantıda, son dört yılda Türkiye’nin ihracatının yüzde 138 artmasına raÄŸmen, AB belge kotalarında sadece yüzde 36’lık bir artışın saÄŸlanabildiÄŸi, bunun nedeninin de, AB ülkelerinin “malların serbest dolaşımı” ilkesine karşın, Türk nakliyecilerinin AB ülkelerine yönelik taşımalarına geçiÅŸ belgesi kotası ÅŸeklinde tarife dışı engellerin koyulması olduÄŸu belirtildi. Konunun AB yetkilileri tarafından “malların serbest dolaşımı” kapsamında deÄŸil, “hizmetlerin serbest dolaşımı” kapsamında alındığını, ancak bu konuda AB’nin ikircikli davrandığını belirten NuhoÄŸlu, Ortaklık Konseyi’nin Haziran 2006 tarihinde gerçekleÅŸtirilen 45. toplantısında, konunun BaÅŸbakan Yardımcısı ve DışiÅŸleri Bakanı Abdullah Gül tarafından dile getirilmesinin, önemli bir açılım olduÄŸunu söyledi. Ayrıca NuhoÄŸlu, Türkiye’nin bu konuda Avrupa TopluluÄŸu Adalet Divanı’nın (ATAD) yorumunun elde edilmesi doÄŸrultusunda ATAD’a baÅŸvurulmasını saÄŸlamak için Ortaklık Konseyi’ni zorlama hakkına da sahip olduÄŸunu vurguladı.

Yurtiçindeki Bazı Engelleri AÅŸmamız Gerekiyor…
Yurtiçinde yaÅŸadığımız sorunlarında öneminin vurgulanmasının gerekli olduÄŸunu, 2003 yılında yürürlüğe giren Karayolu Taşıma Kanunu ve ardından yayınlanan Yönetmelik konusunda birtakım ciddi sıkıntıların yaÅŸandığını belirten NuhoÄŸlu konu hakkında ÅŸunları söyledi: “Özellikle mesleÄŸe giriÅŸ için gerekli ön ÅŸartlardan birisi olan mesleki yeterlilik eÄŸitimleri konusunda bazı yetkisiz kuruluÅŸların, danışmanlık firmalarının “sınavsız ve eÄŸitimsiz” sertifika verdiklerine dair alınan duyumlar, muafiyet baÅŸvurularında yaÅŸanan sorunlar ve bu alandaki denetimlerin sürekli bir ertelemeye maruz kalması sonucunda gelmek istenilen düzeye ulaÅŸmak mümkün olamamıştır. Bu konudaki boÅŸlukların ve yapılması gereken eylemlerin bir an önce kamu ve sivil toplum kuruluÅŸlarından oluÅŸacak, bilgi birikimi ve donanımı olan teknokratların biraraya gelmesiyle çözüme kavuÅŸturulmalıdır.”

NuhoÄŸlu, uluslararası ADR Konvansiyonu’na resmen taraf olunmasına iliÅŸkin giriÅŸimlerin sonuçlandırılmasının ve bir an önce yürürlüğe konmasının önemini vurgularken, sektör temsilcilerinden oluÅŸan bir “Ulusal ADR Komisyonu”nun kurulmasının gerekli olduÄŸunu söyledi. Ayrıca ulaÅŸtırma ve lojistik alanında Türkiye merkezli bir araÅŸtırma merkezinin kurulmasına UND’nin de 2005 yılından bu yana aktif olarak destek verdiÄŸi belirtildi. Bu tür bir araÅŸtırma ve eÄŸitim merkezinin hem sektör ile akademi arasında bir köprü niteliÄŸi taşıyacağı hem de önemli bir gelir kaynağı haline geleceÄŸi vurgulandı.


Ve son olarak Tempo ve Ekonomist Dergisi yazarlarından Ahmet Erhan Çelik anlatıyor 2006 nasıl geçti ve 2007 ne getirecek? Deneyimli Ekonomist 2007’nin ilk aylarında 2006 yılındakine benzer bir ekonomik dalgalanma yaÅŸanabileceÄŸinin sinyallerini verdi.

Ekonomik anlamda değerlendirildiğinde 2006 yılı Türkiye için nasıl bir yıldı?

Ekonomik büyüme iyi gidiyor deniyor; kişi başına milli gelir artışı iyi seyrediyor görünüyor.
2006 yılı rahat geçti çünkü 2006’nın ödemeler dengesine baktığımızda Türkiye’ye çok ciddi bir yabancı kaynak giriÅŸi yapılmış ve Türkiye kaynak harcama dengesi itibariyle her zaman açık veren bir ülkedir. EÄŸer dışarıdan bir sermaye olmazsa çarklar dönmüyor. Kimi zaman çarkı ittiren bir el ya da dışardan gelen bir sermaye kimi zaman da çarkları yaÄŸlayan bir iÅŸlev gibi… EÄŸer biri dışarıdan el atmazsa ya da yaÄŸlamazsa çarkları, çarklar birbirini yemeye baÅŸlıyor. 2006 yılında çarklar iyi yaÄŸlanmış vaziyetteydi. Ama taşıma suyla deÄŸirmen dönmüyor. Türkiye halihazırda tasarruf açığını yapısal olarak kapatacak bir üretken kapasiteye sahip deÄŸil. Mesela mayıs ve hazirandaki dalgalanmayı iyi deÄŸerlendirmek gerekir. Görünümde ÅŸu var, dışardan baktığımızda bu dalgalanmanın asıl sebebi hazine kağıtlarına uygulanan stopajın yabancılar tarafından risk primine eklenmesiydi. Risk primi dediÄŸimiz ÅŸey belli bir güvensizlik ya da güven iliÅŸkisini anlatır. Yabancılar Mayısta bu stopaja bir tepki gösteriyorlardı ve ufak ufak Türkiye’den çıkma sinyalleri verdiler. Dediler ki bizim risk primimiz arttı biz de faizleri yukarı çekiyoruz. Nihayetinde bir dalgalanma yaÅŸandı. Hükümet bunu ancak elinde para tutan yabancıları tatmin ederek giderebildi. Yaptığı ÅŸey stopajı sıfırlamaktı. Türkiye’de her alanda vergi almaya çalışıyorsunuz ama hazineye borç verenleri vergilendiremiyorsunuz. Bunu bir kez daha görmüş olduk. Makine ne yazık ki böyle iÅŸliyor. Mayıs’taki dalgalanma Türkiye ekonomisinin aslında yönetsel kırılganlıklara tabi olduÄŸunu bir kere daha kanıtlamıştır.

“Ãœretim fabrikada kaldığı sürece her hangi bir ÅŸey ifade etmiyor.”

Sanayi büyüme rakamları açıklandı. Ulaştırma sektörü esasında ticareti taşır bu anlamda çok önemli bir sektördür. Kriz dediğiniz şeyin en esaslı olanı ödemeler dengesinin kilitlenmesidir. Ödemeler dengesinin kilitlenmesi dediğimiz şey benim size sizin öbürüne para vermekten vazgeçmemizdir. Ulaştırma sektörü de aslında bu parayı taşıyan sektör konumundadır. Türkiye de karayolu taşımacılığı ağırlıklı olduğundan eğer ödemeler sisteminde bir sıkıntı varsa bunu en iyi kamyoncular bilir. Eğer işleri azalıyorsa bu işte bir gariplik var demektir. Çünkü para yani diğer bir deyişle tekerlek dönmez. Diğer sektörlerle de bağlantılıdır bu anlamda. Yani şöyle bir şey; siz istediğiniz kadar üretin eğer pazarlayamıyorsanız yaptığınız üretimin bir anlamı yok. Pazarlama dediğimiz şey taşıma ile başlar. Üretim fabrikada kaldığı sürece her hangi bir şey ifade etmiyor. Ama eğer ki bir kamyon gelip üretiminizi alıp kentlere dağıtıyorsa, satış noktalarına ulaştırıyorsa o zaman kapitalim çalışmaya başlar ve ödemeler dengesi işlemeye başlar. Para dönmeye başlar ve çark dediğimiz şey böyle bir şey. 2006 yılı bu anlamda evet ve hayırların yan yana geldiği bir yıldı. Genel görünüm iyidir ama mayıs haziran dalgalanmasına dikkat etmek lazım. Ama tahminimce kamyoncular piyasalarda bir sıkışıklık olduğunu ilk hisseden kesimlerden biridir ve bu da doğal olarak fiyatlara yansır. Ulaştırma açısından en kritik olan şu ki tüketimde çok düşük bir büyüme var. Ticarette, sanayide, tarımsal üretimde bir yavaşlama var ve bunların her biri ulaştırma sektörüne olumsuz etkide bulunur.

“Motorda bir tekleme oluyor ve anında bu büyüme rakamlarına yansıyor..”

Tüketimdeki gerilemenin doÄŸrudan nakliyeciyi etkilediÄŸini biliyoruz. Bu ekonometrik olarak da açıklanabiliyor Baktığımızda bu yıl büyümeyi kurtaran ÅŸeyin devletin tüketim harcamaları olduÄŸu gözüküyor. Yatırım harcamaları da yüzde 9.4. EÄŸer devletin tüketim harcamaları ve yatırım harcamalarındaki artışla büyümeyi finanse ediyor olsaydınız muhtemelen 3. çeyrekteki büyüme yüzde 1 falan olurdu. Ki bu rakam önemli, çünkü çok uzun süredir ilk defa büyümede bir geri çekilme hali var. 2006’nın 1. çeyreÄŸinde örneÄŸin yüzde 6.4müş, 2. çeyreÄŸinde yüzde 8.8. Büyüme olgusu hep aynı tempoda gidemez, tempo düşebilir. Yani yapısal olarak bir büyüme temposunda düşüşten söz etmiyoruz ya da büyüme motorunun zayıflamasından söz etmiyoruz. Yani motorda bir tekleme oluyor ve anında bu büyüme rakamlarına yansıyor. Sonuçta tüketim tarafında bir gerileme var. Ocaktan itibaren ve tahminlerimce otomotiv sektöründe de fiyatları geri çekeceklerdir ve 2. el fiyatları da yukarı çekilecektir. Bu genel bir yapıdır. Çünkü insanlar kırılganlık baÅŸladığında 2. ele yönelir sanırım otomotiv sektöründe de durum böyle olur.

2007 Yılının nasıl geçeceğine dair öngörünüz var mı?

“Yüksek faiz, yüksek oranlı iÅŸsizlik ve yüksek cari açık.”

2007 ile ilgili ekonomik anlamda saklanan bürokrasinin kendi içinde sakladığı birçok olumsuz senaryo var. Önümüzdeki dönemin aslında karakteristik üç temel sorunu var: Yüksek faiz, yüksek oranlı iÅŸsizlik ve yüksek cari açık. Åžimdi yüksek faiz dediÄŸimiz ÅŸeyi şöyle deÄŸerlendirmek lazım faiz tabloları kapitalizmde trafik lambalarına benzer düşünün ki trafik lambalarında karışıklık olursa mutlaka kazalar artar. Kazalar üç tür maliyeti çıkarır. Biri insan kaybına sebep olur. Ä°kincisi o araçlar çalışamadığı için bir alternatif maliyete sebep olur. 3.sü de araçların tamir maliyetleridir. Faizi böyle algılayalım. Yani trafik lambalarının sinyalizasyon sisteminin karışması. Faizler Türkiye’ de yükseldiÄŸi sürece şöyle sonuçlar doÄŸurur: para harcama ivmeleri azalır ya da hazinenin borçlanma maliyeti artar ya da kamu kendini finanse etmek için vergileri yukarı çekebilir. Bu tür sonuçlar doÄŸurabilir ama yüksek faizin en önemli sonuçlarından biri yüksek enflasyonu çağırmasıdır aslında. Ve ikisi arasındaki iliÅŸki biraz yumurta tavuk iliÅŸkisi gibidir. Yüksek faiz her durumda Türkiye’nin risk diliminin arttığı anlamına gelir. Dünyanın geri kalan kısmı Türkiye’yi daha riskli görür. Bu bakış açısı kaynak harcama dengesi itibariyle bir süre sonra ülkeye de hakim olur. Herkes birbirini riskli görmeye baÅŸlar. Yüksek faiz böyle bir ekonomi içerisinde güven sorununu da beraberinde getiren bir sorundur.

Mayıs- Haziran ayında yaşanan dalgalanmanın etkileri 2007 yılında sürecek mi?

İşte o Mayıs- Haziran benzeri bir kırılmanın ya da dalgalanmanın yeniden yaşanıp yaşanmamasına bağlı. Merkez Bankası Başkanı kriz beklemiyorum diye talihsiz bir açıklama yaptı; bu sahip olduğu makam dolayısıyla direkt kriz varsayımını gündeme getirir.
Ekim ayı itibariyle cari iÅŸlemler açığı geçen yıla oranla yüzde 176 oranında artış göstermiÅŸ vaziyette. 10 aylık artış oranı yüzde 67.1’le 28 milyar dolara ulaÅŸtı. 28 milyar dolarlık finansman yaratmanız gerekiyor. EÄŸer bu finansmanı yaratamazsanız, içerden dışardan bunu karşılayamazsanız ekonomi nefes alamaz hale geliyor. Bu da 2007 için çok kritik unsurlardan biri ve 2007 açısından meseleye baktığımızda saç ayağını dikkatle incelemek gerekiyor. Ä°stihdamı arttırabiliyor musunuz, cari açığı azaltabiliyor musunuz ve faizleri düşürebiliyor musunuz?

Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri iÅŸsizlik, bu konuda ne söyleyeceksiniz?

Ä°ÅŸsizlik sorunu bir türlü çözülemiyor. Daha doÄŸrusu istihdam artışı gerektiÄŸi ölçüde saÄŸlanamıyor. Türkiye’nin her yıl 550 – 600 bin insana yeni iÅŸ olanağı saÄŸlaması gerekiyor. Ekonominin üretkenliÄŸi bu yeni gelen iÅŸ gücüne yetiÅŸemiyor. Yani iÅŸ gücü piyasasından gelen talep karşılanamıyor ve bu devam eden bir eÄŸilim gösteriyor.

Ocak ayından itibaren Türkiye siyasetinde çok ciddi gelişmelerin ve atak hareketlerin olması bekleniyor. Tetikleyici bazı olaylar olabileceğine dair komplo teorileri üretiliyor. Komplo teorilerinin de aslında boş laf kısımlarını bir kenara atın, zemini de yok diyemiyoruz. Çünkü Mayıs ayında yeni Cumhurbaşkanı seçilecek, kasım ayında da genel seçim yapılacak. Dolayısıyla da siyasi gerilim artacak.

“Gerilim her zaman olabilir ancak kurumlar arasında eÅŸgüdüm ve uyum olmalıdır.”

BaÅŸbakanımız her zaman olduÄŸu gibi içerideki gerilimi dillendirenlere bunu yapmayın piyasalar rahatsız oluyor demekte. Piyasaları kullanıyor. Piyasalar dediÄŸimiz ÅŸey aslında elinde para tutanların oluÅŸturduÄŸu iÅŸlem ortamıdır. Yani para alıp sattıkları yerdir. Rahatsız mı oluyorlardır? Evet, rahatsız oluyorlardır ama bir ülkenin kaderinde rol oynayan görev almış kurumlar ya da kiÅŸiler de kendi bildiklerini söylemekle görevlidir. Türkiye neticede bir anayasal kurumlar devletidir ve o gerilim her zaman olabilir ancak kurumlar arasında eÅŸgüdüm ve uyum olmalıdır. Siyasi gerilim artacak. AB’nin aldığı son kararlarla sekiz baÅŸlık askıya alındı. Türkiye AB’nin istediÄŸi ÅŸartlar altında bir Kıbrıs politikasına evet demediÄŸi halde müzakereler dondurulmuÅŸ demektir. AB kısmı kendini belli etti. Aslında AB bir seçim molası verdi Türkiye’ ye. Ocak, ÅŸubat, mayıs, haziran ayındaki zararını tanzim edemeyen yabancıların tanzim etmelerini saÄŸlayacak hareketler olacağını öngörüyoruz. Bu hareketler içerisinde siyasi hareketlerin zemin ya da bahane oluÅŸturabileceÄŸini düşünüyoruz. 2007’ nin ilk aylarında böyle bir ekonomik dalgalanma yaÅŸarız gibi geliyor.



Sayfa Adresi: http://www.kamyonum.com.tr/haber/2006-Yilinda-Neler-Oldu/14764