Türkiye de OrtadoÄŸu’nun kadim devlet geleneÄŸine ve köklü kültürel mirasa sahip bir devleti olarak her yenilikte etkinliÄŸini koruyor. Son dönemde gündemde olan “Kalkınma Yolu Projesi” de Türkiye’nin sınır aşırı bir ekonomik ve kültürel hamlenin habercisi niteliÄŸinde.

Kalkınma Yolu Projesi, kısaca bin 200 kilometrelik demiryolu ve otoyol ile ülkemizi Basra Körfezi'ndeki Faw Limanı'na baÄŸlayacak güzergah boyunca çokça ülkeden geçen bir projedir. Kimi uzmanlarca Baharat Yolu’na alternatif ya da Yeni Ä°pek Yolu olarak tanımlanan proje için benzer deÄŸerlendirmeler yapmakla beraber ÅŸunu da söylemek gerekir: Kalkınma Yolu Projesi Ä°pekyolu’nun tamamlayıcısı bir projedir. Zira, asırları bulan tarihsel aÅŸamalardan geçerek bugüne varan ticaret yollarını kökten  yok saymak doÄŸru ve mümkün de deÄŸildir. Ä°ktisadi ilerleme daima eskinin iÅŸler olan yanlarını bünyesine katarak kendini var eder.

Projenin temellerinin atıldığı 2005 yılı aslında kritik bir zamanı da ifade eder. ABD’nin Irak müdahalesinden 2 yıl sonra resmileÅŸen proje kıtalar arası bir geçiÅŸi de kapsıyor. Basra Körfezi’nden baÅŸlayarak Divaniye, Necef, Kerbela, BaÄŸdat ve Musul gibi Irak’ın önemli kentlerini aÅŸarak Türkiye’ye, dolayısıyla Avrupa’ya ulaÅŸacak projenin Türkiye için en önemli yanlarından biri uzun bir süredir en çok ürün ihraç ettiÄŸi ikinci ülke olan Irak’la olan iliÅŸkilerinin güçlenmesi ve ekonomik olarak faaliyetlerin daha hızlı ilerleyecek olmasıdır. Irak hala Almanya (ve genel olarak Avrupa ülkelerinden) sonra ihracat yaptığımız ikinci ülkedir.

Kalkınma Yolu Projesi Türkiye'nin ekonomik büyümesini hızlandıracaktır. Ä°yi bir altyapı, ticaretin ve yatırımların artmasını teÅŸvik edecek ve yenilenmiÅŸ ve geniÅŸletilmiÅŸ karayolu aÄŸları, lojistik maliyetleri düÅŸürerek iÅŸletmelerin rekabet gücünü artıracaktır. Aynı ÅŸekilde, modern demiryolu baÄŸlantıları, taşımacılık maliyetlerini azaltarak ticareti kolaylaÅŸtırır. Bu da Türkiye'nin küresel ekonomideki konumunu güçlendirir.

Projenin ayrıntılarını bakanlık düzeyinde yetkililer açıkladı. Ülkemizin bu projede aktif ve yetkili olması da ÅŸüphesiz siyasi iradenin inisiyatif geliÅŸtirmesiyle ilgilidir. Dünya pazarını bu denli etkileyecek bir proje söz konusuyken ülkeler arası rekabetin bazı engellemelerin olmayacağını düÅŸünmek hatalı bir yaklaşım olur. Ülkemizin siyasi ve diplomatik anlamda bu ve benzeri geliÅŸmelere de hazırlıklı olması gerekir.