Tan, “Araç Muayene Ä°stasyonlarının Açılması ve Ä°ÅŸletilmesi ve Araç Muayenesi Hakkında Yönetmelikte, Türkiye’de iç hukuka uygun olarak 21 yıldır yapılan takograf imalatı yok sayılmış ya da bu durum gözden kaçırılmıştır. Yönetmelikte, takograf konusunda ülkemizde henüz taslak halinde olan bir baÅŸka YönetmeliÄŸe atıfta bulunularak düzenlemede çok ciddi bir maddi hata yapılmıştır. Yapılan maddi hata üzerine, karayolları muayene istasyonları özelleÅŸtikçe, özelleÅŸen bölgelerde Karayolları Trafik YönetmeliÄŸinin deÄŸiÅŸen 98. Maddesine iliÅŸkin kontrol yapılmaktan vazgeçilmektedir.” diyerek YönetmeliÄŸi de eleÅŸtiriyor. “Yeni kritere göre takograf imalatına geçmek üreticilerin talep ettiÄŸi bir durum deÄŸildi. Mevzuat deÄŸiÅŸti, devlet “yeni mevzuata uygun imalat yapılacak teknik koÅŸullar ve iÅŸin süresi budur” dedi, emretti biz de takograf üreticileri olarak gereÄŸini yaptık.” Siz Türkiye’de takograf üretimi yapan 9 firmadan birisiniz. 01.05.2006 tarihinden itibaren daha öncekilerden farklı bir takograf üretimine baÅŸladınız neden? Bu deÄŸiÅŸiklik talebi, Eylül 2004 tarihinde deÄŸiÅŸen Karayolları Trafik YönetmeliÄŸinin 98. Maddesine takograf cihazlarının uyum saÄŸlaması amacıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan takograf üreticilerine iletildi. Devlet emrederse siz de yaparsınız; ya da bu piyasadan çekilirsiniz Daha sonra, Sanayi Bakanlığı üreticilere 01.05.2006 tarihine kadar verdiÄŸi süre sona erdiÄŸinde eski tip takograf üretimini yasakladı. Ãœreticilerin, imalata iliÅŸkin daha önce aldıkları belgeler geçersiz kılındı.
DiÄŸer üreticiler gibi biz de deÄŸiÅŸen TSEK kriterlerine uygun yeniden sertifikasyon süreçlerini yaÅŸadık. Çünkü devlet emrederse siz de yaparsınız; ya da bu piyasadan çekilirsiniz. Aslında, bu süreçte kamu kurumları içinde en hızlı ve sistemli reaksiyonu, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı gösterdi. Ãœlkede, araç kullanma sürelerine iliÅŸkin mevzuat deÄŸiÅŸtiÄŸi zaman, bu çalışma sürelerini ölçen ve kaydeden takograf cihazlarının da deÄŸiÅŸime uyması gerekir. Aksi takdirde yeni mevzuata göre denetim yapamazsınız ve yasal gerekler iÅŸlemez. Ä°ÅŸte bu sorumluluk yaklaşımı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı; takograf üreticilerini, Kamunun ilgili kesimlerini, Sivil Toplum KuruluÅŸlarını yan yana getirdi. Yeni duruma göre takograf kriterlerinin belirlenmesini saÄŸladı. Ardından, üreticilere takograf cihazlarını yeni kritere uyumlandırmaları için süre verdi; bu süre sonunda eski tip imalatı yasakladı. Yeni kritere göre takograf imalatına geçmek üreticilerin talep ettiÄŸi bir durum deÄŸildi. Mevzuat deÄŸiÅŸti, devlet “yeni mevzuata uygun imalat yapılacak teknik koÅŸulları ve iÅŸin süresi budur” dedi, emretti biz de takograf üreticileri olarak gereÄŸini yaptık. Tahmin edileceÄŸi üzere bu süreç sanayiciler açısından oldukça zor, sıkıntılı ve pahalı bir süreçti. Birçok üretici, kendisine tanınan sürenin sonuna kadar yeni kritere uygun tasarım ve belgelendirme süreçlerini tamamlayamadığı için bir süre pazarın dışında kaldı; kayıplara uÄŸradı. Bir üretici, bu süreci tamamlayamadığından tamamen pazardan çekilmek durumunda kaldı. Bütün üreticiler, kendi bütçelerini zorlayan Ar-ge ve sertifikasyon masraflarının altında kaldılar. Ama sonuçta, takograf cihazları, öncelikle yeni mevzuata uygun hale geldi. Önceki uygulamada tespit edilen birçok teknik eksiklik yeni kriterde giderildiÄŸinden yeniden sertifikalandırılan tüm takograf markaları kendilerini geliÅŸtirmiÅŸ oldular. Böylece daha efektif ve fonksiyonel hale gelerek denetleyiciye çok daha kaliteli, anlaşılır bilgi sunar hale geldiler. “Dikkat edilecek olursa, yeni çalışma koÅŸulları, kazaların önlenmesine yönelik tedbir amacının dışında sosyal bir amaç da içermektedir. Yeni çalışma süreleri, bir yandan trafik kazalarına baÄŸlı can ve mal kayıplarının azalmasını amaçlamakta, diÄŸer yandan da hayatlarını araç üzerinde direksiyon sallayarak sürdüren ÅŸoför emekçilerinin daha insani ve medeni koÅŸullarda çalışmasına, istirahat etmesine katkıda bulunma amacını taşımaktadır.” Åžimdi üretilen, 98. Maddeye uygun takograflarla eski model takograflar arasındaki farklar nelerdir? 01.05.2006 tarihinden itibaren üretilen takograflar ki, bunlara yeni takograflar diyebiliriz. Öncelikle 2004 yılında araç kullanım süreleri konusunda yapılan Yönetmelik deÄŸiÅŸikliÄŸine uygun olarak çalışmaktadır. Ayrıca, yeni takograflar geçmiÅŸ uygulamalarda tespit edilen eksik ve hatalardan arındırılarak yeniden tasarlanmış, müdahalelere karşı korunma tedbirleri arttırılmış, elektronik ve yazılım tasarımları, uluslararası EMC kriterlerine göre test edilerek piyasaya sunulmuÅŸ, daha geliÅŸkin takograflardır. Aslında bu geliÅŸtirme süreci, bir yönetmelik deÄŸiÅŸikliÄŸi ile baÅŸlamıştır. İçiÅŸleri Bakanlığı, Bayındırlık ve Ä°skİ¢n Bakanlığı ve UlaÅŸtırma Bakanlığı tarafından “Karayolları Trafik YönetmeliÄŸi’nin araç sürücülerin çalışma sürelerine iliÅŸkin, ilgili 98’ inci Maddesi’nde deÄŸiÅŸiklik yapan Yönetmelik” 02.09.2004 tarih ve 25571 Sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanmıştır. Bu deÄŸiÅŸiklik, sürücülerin araç kullanım sürelerini AB’ne uyumlu hale getiren bir hukuki metindir. Yeni yasal metin, bir yandan karayollarında seyreden araç sürücülerinin aşırı çalışma ve yorgunluÄŸuna baÄŸlı kaza risklerini dikkate alarak çalışma sürelerini çok ayrıntılı olarak tanımlamakta ve kısıtlamakta, diÄŸer yandan da sürücülerin gerçekten medeni ve insani koÅŸullarda çalışmalarına olanak saÄŸlamaktadır. Dikkat edilecek olursa, yeni çalışma koÅŸulları, kazaların önlenmesine yönelik tedbir amacının dışında sosyal bir amaç da içermektedir. Yeni çalışma süreleri, bir yandan trafik kazalarına baÄŸlı can ve mal kayıplarının azalmasını amaçlamakta, diÄŸer yandan da hayatlarını araç üzerinde direksiyon sallayarak sürdüren sürücü emekçilerinin daha insani ve medeni koÅŸullarda çalışmasına, istirahat etmesine katkıda bulunma amacını taşımaktadır. Eski kritere göre üretilen takograflar bahsettiÄŸimiz bu teknik özellikleri taşımamakta, dolayısıyla yeni takograflardan daha geri teknik koÅŸullarda çalışmaktadırlar. “Eski takograflardan alınacak çıktılar ve diÄŸer bilgiler kullanılarak, yeni çalışma koÅŸullarına iliÅŸkin denetim yapmak teknik olarak imkİ¢nsızdır.” Denetimlerde, eski takograflarla yeni çalışma sürelerine iliÅŸkin durumu ve ihlalleri tespit etmek mümkün olamaz mı? Eski takograflardan alınacak çıktılar ve diÄŸer bilgiler kullanılarak, yeni çalışma koÅŸullarına göre denetim yapmak teknik olarak imkİ¢nsızdır. Çünkü araç kullanım sürelerine iliÅŸkin eski kurallar çok basitti ve eski metinde tek bir cümleyle ifade edilmekteydi. Şöyle ki; “ Bir araç sürücüsü 24 saat içinde toplam 9 saat, sürekli olarak 5 saatten fazla araç kullanamaz. 5 saatlik sürüşten sonra en az 30 dakika mola verilir.” DeÄŸiÅŸen Yönetmelikte, çalışma koÅŸulları oldukça karmaşık bir algoritma ile tarif edilmiÅŸtir. Bakınız açılamaya çalışayım; Mola Süreleri: Yeni düzenleme ile mevcut mola süreleri deÄŸiÅŸtirilmiÅŸtir. Eski durumda mola süreleri 30 dakika ve tek parça olarak kullanılmaktadır. 29 dk. 59 sn. yani 30 dk. altında bir mola süresi geçirilmiÅŸse bu süre kullanım sürelerine dahil edilerek mola yapılmamış gibi deÄŸerlendirilirdi. Yeni Yönetmelikle bu süre ya 45 dk. tek parça halinde veya her biri en az 15 dk. olmak kaydıyla parçalar halinde kullanabileceÄŸini belirtiyor. Denetimlerde, her 5 saat 15 dk’lık bir sürekli kullanım içerisinde ya 45 dk. bütün bir mola süresi yada 15 dk.’dan az olmayan ve parçaların toplamı 45 dk. olan mola süresi aranacaktır. Günlük Kullanım Süreleri: 24 saat içerisinde toplam kullanım süresi 9 saat ile aynı bırakılmış; ancak sürekli (kesintisiz) kullanım süresi 4,5 saate düşürülmüştür. Ayrıca dinleme süreleri uygulaması ile kullanım süreleri kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Dinlenme Süreleri: Eski YönetmeliÄŸe göre dinlenme süreleri önem arz etmezken yeni düzenleme ile dinlenme sürelerine kullanım süreleri gibi önem verilmiÅŸtir. Bu durumda; ya 24 saat içerisinde kesintisiz olarak 11 saat dinlenilmeli veya en az 8 saati kesintisiz, toplamı 12 saat olacak ÅŸekilde parçalı dinlenilmeli ya da haftada 3 defayı geçmemek üzere 9 saat kesintisiz dinlenilmelidir. Yukarıda belirtilen dinlenme süreleri 24 saat için belirtilmiÅŸtir. Ancak bunun dışında haftalık ve 30 saatlik araç kullanım süresi boyunca uygulanacak dinlenme süreleri eklenmiÅŸtir. Haftalık olarak uygulanacak dinlenme süreleri, 24 saatlik olarak belirtilen 11 saatlik kesintisiz uygulamasının 9 saat kesintisize üç kez düşürülebileceÄŸidir. Yani kesintisiz uygulama için haftada üç kez indirim yapılabileceÄŸidir. Araç birden fazla ÅŸoför tarafından kullanılırsa her bir ÅŸoförün 30 saatlik kullanım süresi içinde kesintisiz en az 8 saat dinlenmesi gerekmektedir. Hafta Tatili: Hafta Tatili yeni bir uygulamadır. Yurtdışı taşımacılık yapan ve yapmayan olmak üzere iki kategoride ele alınmıştır. Yurtdışı taşımacılık yapmayanlarda 6 gün çalışma 1 tam gün tatil (istirahat) kullanmak zorundadır. 24 saatten uzun bir süre istirahat ettikten sonra ilk araç kullanmaya baÅŸlama zamanı hafta başı olarak ele alınmalıdır. 24 saat dinlenmeden geçen 6. günden sonra geçen zaman Hafta Tatili Ä°hlalini oluÅŸturur. Yurtdışı taşımacılık yapanlar yukarıdaki uygulamada yer alabileceÄŸi gibi ayrıca 2 haftayı birleÅŸtirerek birleÅŸik hafta uygulaması yapabilir. EÄŸer birleÅŸik hafta uygulaması yapılırsa, 12 gün kullanma sonunda 2 tam gün tatil yapmak zorundadır. Dolayısıyla 12. günden sonra geçen zaman birleÅŸik hafta tatili Ä°hlalini oluÅŸturur. Ayrıca 12 gün kullanma zamanı boyunca toplam kullanım süresi 90 saati geçmeyecektir. Geçerse haftalık Toplam Kullanım Süresi Ä°hlali gerçekleÅŸir. Yukarıdaki tatil ihlallerinin tespiti için ehliyette bulunan chipe “Hafta BaÅŸlangıç Tarihi” ve “Hafta BaÅŸlangıç Saati” kaydedilir. Hafta baÅŸlangıcı kesintisiz 24 saatlik dinlenmeden hemen sonra baÅŸlar. Ayrıca yine yukarıdaki haftalık kullanım süresi ihlalini tespit etmek için ehliyete son 24 saat de dahil olmak üzere “Haftalık Toplam Kullanım Süresi” kaydedilir. Fark etmiÅŸsinizdir sanırım bu kadar karmaşık bir yapıyı, bu yapıya göre tasarlanmayan eski model bir takograf cihazı ile denetlemek imkİ¢nsızdır. “Kaldı ki, EGM biraz önce sözünü ettiÄŸim ve Sanayi Bakanlığı’nca düzenlenen toplantıların tamamında katılımcı olarak yer aldı ve bu sürece pozitif katkıda bulundu. Dolayısıyla, böyle bir iddiada bulunmasının teknik ve hukuksal bir gerekçesi olamaz.” Ancak Emniyet Genel Müdürlüğü aynı denetimin her iki cihazda da (eski- yeni fark etmez) yapılabildiÄŸi görüşünde. Siz yoksa gereksiz bir yatırıma mı giriÅŸtiniz? Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, eÄŸer bu görüşte ise bilgi eksikliÄŸi ya da yanlış bilgilendirmeden kaynaklı olumsuzluklardan etkilendiÄŸini varsaymak doÄŸru olur. Dolayısıyla, yanlış bir yatırım söz konusu deÄŸildir. Daha önce de anlattığım gibi devlet emretti biz de yaptık. Bu düşüncemin gerekçesini açıklamaya çalışayım. Bir takograf üreticisi olarak ki, -yaklaşık 20 yıldır bu sektörde çalışıyorum- ÅŸunu açıkça iddia edebilirim; denetimlerde TSE’nin ÃœBM–03-BK–006 kodlu kriterine göre tasarlanmayan eski model bir takograftan alınacak bilgi ve çıktılarla, “Karayolları Trafik YönetmeliÄŸi’nin araç sürücülerin çalışma sürelerine iliÅŸkin, 98’ inci Maddesi’nde deÄŸiÅŸiklik yapan Yönetmelik” te açıklanan güncel kurallara göre denetim yapmak imkİ¢nsızdır. Bunun aksine bir iddia varsa; bu iddianın içinde, kesinlikle bir yanlış anlaşılma, yanlış bilgilendirme ya da ön yargı vardır. Bu iddia bana gerçeklerden çok uzak geldi. Yeni çalışma kuralları, bilindiÄŸi üzere alt yapı olarak bize Avrupa’dan geldi. Avrupa ülkelerinde bu kurallara göre çalışan araçlarda kullanılan elektro-mekanik diskli takograflarda, cihazın otomatik olarak hesaplayamadığı çalışma süresi ihlallerini diski analiz ederek çözen bilgisayar programları ve uzman ÅŸirketler olduÄŸunu biliyor musunuz? Yani baÅŸka bir açıdan ÅŸu yargıda bulunmak yerinde olacaktır; uygun olarak tasarlanmadığında ancak uzman ÅŸirketler ve geliÅŸmiÅŸ bilgisayar programları ile analiz edilebilen çalışma sürelerine iliÅŸkin takograf çıktılarından söz ediyoruz. Ãœlkemizde bu tür bir donanım desteÄŸi ve eÄŸitimi olmadığı halde, aksine üzerindeki iÅŸ yükü Avrupalı meslektaÅŸları ile kıyaslandığında çok daha fazla, (ama ücretleri çok daha az) olan güvenlik ve denetim kuvvetleriyle eski takograf çıktılarının yeni çalışma kurallarına göre denetlenebildiÄŸi iddiası gerçekçi deÄŸildir. Hemen ilave etmek gerekir ki, biz takograf üreticileri, bu iÅŸlemi eski takograflarımıza yaptıramadık. Bu yüzden, kapsamlı mühendislik faaliyetleriyle cihazlarımızı yeni baÅŸtan tasarladık. Mikrobilgisayar tabanlı elektronik bir cihaza bu hesapları doÄŸru yaptırabilmek için 1 yıldan fazla çalıştık. Kaldı ki, EGM biraz önce sözünü ettiÄŸim ve Sanayi Bakanlığı’nca düzenlenen toplantıların tamamında katılımcı olarak yer aldı ve bu sürece pozitif katkıda bulundu. Dolayısıyla, böyle bir iddiada bulunmasının teknik bir gerekçesi olamaz. Sonra, kamunun hiçbir kurum veya kuruluÅŸunun, ülkemiz Mevzuatına girmiÅŸ, ilgili teknik Bakanlığın (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı) ve standart kuruluÅŸunun (TSE) onayından geçmiÅŸ bir uygulama hakkında, “bu yapılanlara, yatırımlara aslında çok da gerek olmadığını eski sistemle de aynı denetimlerin yapılabileceÄŸini” iddia edeceÄŸini, bu gerekçeyle uygulamayı kararlılıkla sürdürmeyeceÄŸini düşünmüyorum. Böyle bir iddia varsa da bunun biz üreticilere ve kamunun ilgili kesimlerine ispat edilmesi ve uygulamaya son verilmesi gerekmez miydi? Ancak, böyle bir iddia yoksa da uygulamanın homojen ve eksiksiz olarak sürdürülmesi gerekir. Aksi halde ortaya haksız rekabet çıkmaktadır. Takograf uygulamasına iliÅŸkin denetimler hangi prosedürlerle gerçekleÅŸiyor? Detaylandırır mısınız? Bu denetimleri üçe ayırmak gerekir. Birincisi, Karayollarında Emniyet güçlerimiz tarafından yapılan trafik denetimleridir. Bu denetimlerde, aracın diÄŸer unsurlarının kontrolleriyle birlikte takografından çıktı alınmakta, o aracın çalışma süresi ya da hıza baÄŸlı ihlalleri varsa sürücüye gerekli cezalar uygulanmaktadır. Bu denetim, iÅŸleyiÅŸe iliÅŸkin olup cihazın yasal gerekleri taşıyıp taşımadığını ilgilendiren tip ve sistem konusunu kapsamamaktadır. Ä°kincisi, Araç Muayene Ä°stasyonlarında yapılan denetim ve kontrolledir. Bu denetimde istasyonlarda, zorunlu olarak kontrol edilecek cihazlar kapsamında bulunan takograflar yasal muayene esnasında kontrol edilmektedir. Üçüncü ve henüz iÅŸler durumda bulunmayan denetim unsuru, takograf cihazlarının Ölçüler ve Standartlar Kanunu kapsamındaki gerekli tip ve sistem onayı ile piyasa denetimleridir. Takograf konusu, 01.01.2007 tarihinden itibaren Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Ölçüler ve Standartlar Genel Müdürlüğü yetkisindedir. Ä°lgili Genel Müdürlük, bu konuda; gerek tip ve sistem onayına iliÅŸkin gerekse piyasa denetim ve gözetimine iliÅŸkin yönetmelik çalışmalarını halen sürdürmektedir. “Bu Yönetmelikte, Türkiye’de iç hukuka uygun olarak 21 yıldır yapılan takograf imalatı yok sayılmış ya da bu durum gözden kaçırılmıştır. Ãœlkemizde henüz taslak halinde olan bir YönetmeliÄŸe atıfta bulunularak düzenlemede çok ciddi bir maddi hata yapılmıştır.” Anlattığınız üçlü denetim sisteminin aksayan tarafları var mıdır? Maalesef bu konuda ciddi aksamalar söz konusudur. Öncelikle, 3517 Sayılı Ölçüler Yasası kapsamına alınan takograf konusu, bu konudaki uygulamaların ayrıntılarını tanımlaması gereken bir yönetmeliÄŸe halen sahip deÄŸildir. Ãœlkemiz iç hukukuna göre üretilen elektronik takograf cihazlarının tip ve sistem onaylarını, piyasa denetim süreçlerini tanımlayacak bu yönetmeliÄŸin bir an önce tamamlanması ve yürürlük kazanması gerekmektedir. Bu yönetmelik ihtiyacını, “Avrupa Dijital Takografı” konusunda hazırlanan taslak yönetmelikten ayrı düşünmek gerekmektedir. Daha önceki sayıda da uzunca anlattığım üzere ülkemizin Avrupa Dijital Takografına geçmesi için oldukça ciddi hazırlık yapmaya ihtiyacı vardır. Ä°kinci aksama, araç muayene istasyonlarında yaÅŸanmaktadır. BildiÄŸiniz üzere, Araç Muayene Ä°stasyonları özelleÅŸtirildi. Bu özelleÅŸmenin hukuki alt yapılarından biri de 23.9.2004 tarih ve 25592 Sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan “Araç Muayene Ä°stasyonlarının Açılması ve Ä°ÅŸletilmesi ve Araç Muayenesi Hakkında Yönetmeliktir.” Bu Yönetmelikte, Türkiye’de iç hukuka uygun olarak 21 yıldır yapılan takograf imalatı yok sayılmış ya da bu durum gözden kaçırılmıştır. Yönetmelikte, takograf konusunda ülkemizde henüz taslak halinde olan bir baÅŸka YönetmeliÄŸe atıfta bulunularak düzenlemede çok ciddi bir maddi hata yapılmıştır. Yapılan maddi hata üzerine, karayolları muayene istasyonları özelleÅŸtikçe, özelleÅŸen bölgelerde Karayolları Trafik YönetmeliÄŸinin deÄŸiÅŸen 98. Maddesine iliÅŸkin kontrol yapılmaktan vazgeçilmektedir. Zaten muayene istasyonlarında homojen olarak yapılmayan bu kontroller, özelleÅŸen bölgelerde büsbütün ortadan kalkmaktadır. Çünkü yukarıda bahsi geçen metinde, ülkemiz iç hukukuna göre 1988 yılından beri yapılmakta olan takograf uygulamasından, deÄŸiÅŸen yeni takograf kriterinden hiç söz edilmemekte, Avrupa topluluÄŸu ülkelerindeki zorunlu, ancak ülkemizde henüz yayımlanmayan bir taslak metine (3821/85AT) atıfta bulunulmaktadır. YönetmeliÄŸin bir an önce düzeltilmesi, güncellenmesi gerekmektedir. “Yani, bu durumda yasal gereklere uygun takograf kullanan sürücü haksız rekabete uÄŸramaktadır.” Peki, Mayıs 2006 yılından daha önce takograf takılı araçların, çalışma sürelerine iliÅŸkin ayrıntılı hesapları yapamayan ve müdahaleye daha açık takograflar kullanması, denetimlerde çifte standart ve haksız rekabet yaratmıyor mu? Kesinlikle burada bir haksız rekabet söz konusu; eski kritere göre takografı olanlar, çalışma sürelerine getirilen yeni ve karmaşık koÅŸullar çerçevesinde denetlenemedikleri için daha uzun ve yorucu sürelerde araç kullanabilmenin getirdiÄŸi rekabet avantajını kullanmakla birlikte, daha çok yorulduklarından, fazlasıyla trafik kazalarına sebep olma potansiyeli taşıyorlar. Yani, bu durumda yasal gereklere uygun takograf kullanan sürücü haksız rekabete uÄŸramaktadır. “Hatta, bazı bürokratların siyasiler gibi popülist cümlelerle sözüm ona ÅŸoförlerin hakkını koruyormuÅŸ da sanayici rant peÅŸinde koÅŸuyormuşçasına tavırlar izlemesi de baÅŸka bir ironi.
Umarım en kısa zamanda ön yargı ve bürokratik popülizm yerine akıl ve yasal gerekler, yani hukukun üstünlüğü ön planda olmaya baÅŸlar.” Bir sanayici olarak dışlandığınızı, önünüzün tıkandığını düşünüyor musunuz? Devlet sanayicinin her zaman önünü açar. Ancak burada farklı bir durum var, nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz? Aslında dışlanıldığımızı düşünmüyorum. Burada tartıştığımız temel problem, ülkemizde olumsuz etkilerini çok sık gördüğümüz, yürütme erkinin koordinasyonsuz ve yoruma açık faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Şöyle açıklamaya çalışayım. Yasama, hukuksal bir metin yayınlıyor. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve TSE bu yeni duruma iliÅŸkin gerekli teknik hazırlığı yapıyor ve bu hazırlıkları onaylıyor. Sanayici devletin emriyle, masraf yapıp riske girerek üretimini yeni duruma göre uyumlandırıyor. Yapılan iÅŸlemler, karayolu güvenliÄŸini, can ve mal emniyetini direkt ilgilendiriyor. Referans da Avrupa BirliÄŸi… Ancak tam uygulamaya kapsamlı olarak baÅŸlanacak, en çok 2 yıl içinde bütün takograflar yasalara uygun hale gelecekken, popülist bazı sivil toplum örgütlerinin baskısıyla yürütmenin bazı kısımları uygulamaya verdikleri destekten cayıyor ve geri çekiliyor. Daha sonra bu sivil toplum örgütlerinin baskısı ile ilgili kamu kuruluÅŸlarından bazıları uygulamanın titizlikle ve homojen olarak saÄŸlanması konusunda gereÄŸini yapmaktan imtina ediyor. Hatta, bazı bürokratların siyasiler gibi popülist cümlelerle “sözüm ona ÅŸoförlerin hakkını koruyormuÅŸ da sanayici rant peÅŸindeymişçesine” tavırlar izlemesi de baÅŸka bir ironi. Hİ¢lbuki buraya kadar her kesim yasalara uydu iÅŸini yaptı. Gerçekte, kimse rant peÅŸinde deÄŸil. Aslında, kimse kimseye iyilik ya da haksızlık yapmıyor. Ben, bu konuları, ülkemizdeki genel iÅŸleyiÅŸ problemlerinin bizim konumuza yansımış özel bir ÅŸekli olarak deÄŸerlendiriyorum. Umarım en kısa zamanda ön yargı ve bürokratik popülizm yerine akıl ve yasal gerekler, yani hukukun üstünlüğü ön planda olmaya baÅŸlar.