Son yapılan açıklamalara göre, Avrupa Birliği 2035 yılından itibaren benzinli ve dizel motora sahip otomobil ve hafif ticari araçlarda karbon emisyonunu sıfırlayacak ve bunun için de içten yanmalı motora sahip araçların satışını yasaklayacak olan yasayı onayladı. Ayrıca kamyonlarda 2030 emisyon düşürme hedeflerinin de yüzde 50 olacağı ifade ediliyor.

Bizim tarafa baktığımızda OSD verileri 2023 yılı Ocak-Şubat döneminde 3 bin 126 adet kamyon ihraç edildiğini ve geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 47,2 artış gerçekleştiğini söylüyor. Yine bu dönemde toplam ticari araç ihracatı ise 60.549 adet düzeyinde gerçekleşmiş. 2023 yılının söz konusu döneminde 97 bin 596 adedi otomobil olmak üzere, toplam üretimin yüzde 71’ini oluşturan 158 bin 145 adet taşıtın ihraç edildiğini görüyoruz.  Yine bu dönemde gerçekleşen taşıt aracı ihracatı, 2022 yılı aynı dönemine göre yüzde 8 artmış. TİM verilerine göre ise AB ülkelerine Türk otomotiv endüstrisinin yaptığı 2023 Şubat ayı ihracat rakamı; 1.873.213,33.

Veriler ihracatta otomotivin payının ne kadar büyük olduğunu gayet açık bir şekilde gösteriyor. Peki, çevre dostu araç üretebilmek ve bu kurallara uygun bir gelişim süreci gerçekleştirmek ne derece mümkün ya da bu kurallar Türkiye’nin AB’ye yaptığı otomotiv ihracatını etkiler mi, nasıl etkiler?

Tabii karbon emisyonuna dair gelişmelerden bahsetmişken Ford Trucks’ın imza attığı önemli başarıya değinmeden geçmek olmaz.

Ford Trucks, hidrojen ile çalışan içten yanmalı tek silindirli araştırma motorunu tasarladı; bu motorun ilk ateşlemesini de başarıyla gerçekleştirdiğini duyurdu. Ford Trucks yüzde 100 elektrikli kamyonunu da IAA Fuarı’nda tanıtmıştı. Bu da belki de süreci adım adım takip ettiğimizin iyi bir örneği.

Otomotivdeki teknolojik gelişmeler devam ederken bir yandan da lojistikteki süreçleri mercek altına alarak sektör paydaşları ile görüşüyor sektörün nabzını tutuyoruz. Lojistik sektörünün önemli konularından biri de sıkça işlediğimiz Orta Koridor ve buna ek olarak sektör beklentisi yeni güzergâhlar.

Çin’den başlayıp Türkiye’ye uzanan Orta Koridor’un yanı sıra Bakan Adil Karaismailoğlu, yaptığı açıklamalarla yeni bir güzergâhtan söz etti ve “Yeni bir İpek Yolu’nun temelleri atılıyor.” açıklaması yaptı.

Bakan Karaismailoğlu, bu açıklama ile Basra Körfezi ile Bağdat'tan ülkemizin sınırlarına kadar uzanan 1200 kilometre uzunluğunda bir demir yolu ve otoyolun bağlandığı yer olan Basra Körfezi'ndeki Faw Limanı ile Türkiye, Irak ve Körfez ülkeleriyle ilgili önemli gelişmeler olacağının sinyalini verdi. Türkiye üzerinden oluşacak lojistik koridorun Akdeniz'e, Avrupa'ya, Karadeniz'e, hatta Kafkaslara açılan önemli bir ulaşım koridoru işlevi göreceğini de sözlerine ekledi.

Bakan Karaismailoğlu, söz konusu koridorlar sayesinde Diyarbakır'ın da içinde bulunduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde çok büyük ekonomik gelişmeler yaşanacağını ve bu gelişmelerin ülke için büyük artıları olacağını aktarırken Orta Koridor Çin'den Londra'ya kadar çalışırken diğer yandan Basra Körfezi'nden Londra'ya kadar uzanacak yeni koridorların yatırımlara büyük katkısının olacağını da söyledi. Hadi bakalım inşallah.

Geçtiğimiz aylarda ise sektör temsilcilerinden UTİKAD’ın Başkanı Ayşem Ulusoy Orta Koridor’un Türkiye için kritik bir yere sahip olduğunu ve bu güzergâhta hedeflenen kapasiteye ulaşılması için ise öncelikle Türkiye’nin ve komşu ülkelerin altyapı, gümrük ve mevzuat iyileştirilmeleri yapması gerektiğini belirtmişti. Bu da önemli bir tespit.

Lojistik sektörü büyüyebilmek ve dünya ile rekabet edebilmek için güzergâhların ve pazarların artırılmasını bekliyor ancak ilgililer tarafından, Sayın Ayşem Ulusoy’un da altını çizdiği gibi gerekli iyileştirmeler yapılıyor, sağlam ve doğru adımlar atılıyor mu?

Umarım devlet yetkililerinin bu vaatleri geçmişin her zamanki gibi havada uçuşan söylemleri halinde kalmaz, hayata geçer ve sektörümüze, bölge insanımıza ve dolayısıyla ekonomimize katkı sağlar.

Umarım.